Amerikan Plastik Cerrahi Birliği’nin yaptığı bir araştırmaya göre ABD’de en sık yapılan 5 plastik cerrahi operasyou içinde ilk sırayı meme büyütme operasyonları almaktadır (2009 yılı içinde toplam 289bin uygulama). Timothy Schaub ve arkadaşları kendi serilerinin yanında geniş bir literatür taraması yapmışlardır (1696 makale). Sonuçta meme büyütme operasyonlarında memnuniyet oranını oldukça yüksek bulmuşlardır. Meme protezi küçük göğüslerin büyütülmesinde etkili, dramatik bir yöntemdir. Kullanılan malzemeler tıpta uzun yıllardır kullanılan, vücutla uyumluluğu birçok alanda kanıtlanmış ürünlerdir. Yine de, vücuda bir eksikliği gidermek için bir yabancı cisim konulduğu bilinmeli ve bununla ilgili durumlara hazırlıklı olunmalıdır.
Gelişimsel nedenlerle, kilo verme veya doğum-emzirme dönemi sonrası değişikliklerle göğüslerinin küçüklüğünden (ve hatta hafif dereceli sarkmalardan) şikayetçi olan kişilere meme büyütme operasyonu yapılabilir. Bu işlem en sık (hatta rutin) olarak bir meme protezi (implantı) yerleştirilerek yapılmaktadır.
Meme büyütme isteği ile başvurulduğunda, hasta ile plastik cerrahi uzmanının arasındaki ayrıntılı bir görüşme ve sonrasında hekim tarafından yapılacak muayene oldukça önemlidir. Hastanın beklentisi, kendisine nelerin yapılabileceği, değişik yöntemlerin avantaj ve dezavantajlarının detaylarıyla tartışılması bu görüşmenin temel amacı olmalıdır. Deri yapısı, mevcut meme dokusunun durumu, meme başının şekli ve yerleşimi, göğüs kası ve gücü, yaşam ve sporla ilgili alışkanlıklar hastaya uygun tekniğin belirlenmesinde önemlidir.
Ana hatları ile plastik cerrah uzmanına başvurduğunuzda şunların konuşulması gereklidir:
- Ne büyüklükte bir göğüs istediğiniz
- Kullanılacak protezin cinsi ve biçimi
- Hangi yolla yerleştirileceği
- Meme bezinin arkasına veya göğüs kasının arkasına mı yerleştirileceği
Operasyon planını ve sonucunu vücut yapınız, boyunuz, omuz ve göğüs genişliğiniz ve şüphesiz sizin beklentileriniz belirler. Vücut yapınıza göre size önerilecek alt ve üst limitler içinden sizin beklentilerinize uygun olan bir ölçü belirlenebilir. Burada bazı sınırların olduğu, bu sınırların zorlanmasının doğal olmayan bir sonuç verebileceği unutulmamalıdır. Örneğin gereğinden büyük yerleştirilen protezlerin, ilerde sözü edilecek olan kapsül kontraktürü ve memelerde sarkma-asimetri olasılığını arttıracağını belirtmekte yarar vardır.
Protezin içeriği:
Günümüzde geçerli ve en yaygın kullanımı olan iki protezden söz edilebilir: Silikon (koheziv jel) jelle dolu protezler ve içine tuzlu su doldurulan protezler. Amerikan Plastik Cerrahi Birliği’nin araştırmasına göre 2008 ile 2009 karşılaştırıldığında, tuzlu su ile doldurulmuş implant kullanımını %17 azalırken, jel dolu implantların kullanımında %8’lik bir artış olduğu görülmektedir. Yani genel eğilim jel dolu implantlara doğru kaymaktadır. Bunda şüphesiz ki FDA’ın 2006 yılında jel dolu implantlara onay vermesi ve bu implantların daha doğal görünmelerinin payı büyüktür. Silikon jelle dolu olan protezler, görünüş ve kıvam olarak meme dokusuna daha yakın özellikte, buna karşın tuzlu sulu protezler ise daha seyreltik ve gevşek özelliktedir. Ayrıca yapılan bazı araştırmalar, tuzlu sulu protezlerin hacimlerinin %10-20' lik bir bölümünü ameliyattan sonraki 6 ay içinde kaybettiklerini ortaya koymuştur.
Protezin şekli:
Günümüzde artık 4-5. nesil protezler kullanılmaktadır. Bunlar koheziv jel (akışkan olmayan, belli şekli koruyabilen) içeren ileri teknoloji ürünü protezlerdir. Yuvarlak, yüksek profilli ve göz yaşı (anatomik) damlası şeklinde iki ayrı biçimde olan protezlerden hangisinin kullanılacağına göğüs yapısının şekli ve beklentilere göre karar verilir. Aralarında en temel fark olarak, yuvarlak proteze kıyasla göz yaşı damlası şeklindeki protezler göğsün üst yarısında daha az dolgunluk sağlarlar. Memede bazı etkenlere bağlı olarak protezin dönmesi ile oluşan şekil bozuklukları en çok damla şekilli protezlerde görülmektedir. Bu nedenle kas altına da pek konulmazlar. Bu protezlerle yapılan uygulamalar sonrasında çok sık görülen bu olay tek bir memede yaklaşık 10 ay sonrasında oluşur. Jeroen Schots ve arkadaşları kendi serilerinde bu olayın 3-19 ay içinde olabildiğini göstermişlerdir. Literatürde damla şekilli protezlerde bu komplikasyon riski % 0-5 oranında gösterilirken Schots ve arkadaşları kendi serilerinde, kullandıkları markaya da bağlı olarak %8.2 olduğunu bulmuşlardır. Bu rotasyonlar oluştuktan sonra %42'inde elle eski haline döndürülebilirken %58'in de döndürülememiştir. Yüksek profilli olanlarda ise bu problemler çok daha nadir ortaya çıkmaktadır ve kas arkasına daha güvenle yerleştirilebilmektedir.
Protezin giriş yeri:
3 temel giriş yeri vardır. Literatürde, göbek deliğinden konulması ile ilgili bir yöntem tanımlanmakla birlikte, bu yöntem uygulama ve sonuçlar açısından kayda değer değildir. Meme altı çizgisi, meme başı ve koltuk altı olmak üzere 3 ana giriş noktasından hangisinin kullanılacağı size ait özelliklere göre ve her birinin avantaj ve dezavantajları belirtilerek kararlaştırılır. Bu yöntemlerin herhangi birisinin diğerine göre bariz bir üstünlüğü yoktur. Günümüzde istatistiksel verilere göre ABDdeki estetik cerrahlar arasında en çok uygulanan yöntem meme altından protezin yerleştirilmesidir (sanıldığının aksine).
Protezin yerleşim yeri:Meme bezinin arkası veya meme bezinin arkasında yer alan göğüs kasının arkası. Derinin çok ince olduğu ve meme bezinin çok yetersiz olduğu durumlarda, kas arkası, protezin örtülmesi için iyi bir seçenektir. Bunun yanında, göğüste hafif bir sarkma var ve bu ilave bir yöntem kullanılmadan sadece protez ile giderilmek isteniyorsa protezin meme bezinin arkasına konulması daha doğru bir tercihtir. Yoğun spor yapanlarda meme bezinin arkası, tuzlu su ile dolu bir protez seçilmişse kas arkası tercih edilir. Birden çok faktörün düşünülmesi gereken durumlar oldukça sıktır ve kararlar kişiye göre verilir. Çoğu kez düz yüzeyli olanlar kas altına; pürtüklü olanlar meme dokusu altına yerleştirilmektedir.
Kapsül oluşumu ve diğer muhtemel yan etkiler:
Schots ve arkadaşlarında komplikasyon oranları şöyledir: İnfeksiyon % 0,7; hematom % 0,7; kapsul kontraktürü %1,4.
Normalde tüm yabancı maddelere karşı olduğu gibi, silikon meme implantların da etrafında vücudumuz kapsül oluşturmaktadır. Bu kapsülün bazı hallerde (sık olmayarak) kontrakte (kasılma) olmasıyla kontraktürden bahsedilir. Philip H. Zeplin ve arkadaşlarının (Temmuz 2010) bu komplikasyona maruz kalan 115 kişi üzerinde yaptıkları taramada hastaların % 84'ünde ilk yıl içinde oluştuğu; % 12'sinde ikinci yıl; % 4'ünde ise 3. yılda oluştuğunu göstermişlerdir. Kas altına konulan protezlerde daha az kontraktür olduğu düşünülmektedir.
Protezin boyutu:
Yukarıda da belirtildiği gibi Timothy Sschaub ve arkadaşları kendi serilerinin yanında geniş bir literatür taraması yapmışlardır (1696 makale). Bu serilerde uygulanan protez hacim ortalamasının 250-310 cc. arasında olduğunu bulmuşlardır. John Tebbet ve arkadaşları (Aralık 2010) silikonların büyüklüğü ve projesiyonları yönünden yumuşak doku dinamiklerini çalışmışlardır. Çok büyük ve/veya çok yüksek projeksiyonlu silikonlarda hastanın dokularına potansiyel negatif etki olduğunu göstermişlerdir. Böyle silikonların takıldığı kişilerde meme yumuşak dokularında incelme ve sornasında sarkmanın daha hızlı olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca kapsul kontraktürü bu tip hastalarda artmaktadır. Bu tip vakalarda tekrar revizyon ameliyat oranının daha fazla olduğu da görülmüştür. Özellikle 400 cc. ve üstü protezlerin yüksek hacimli olarak kabul edilmiş ve nadiren seçildiği tariflenmiştir.
Hasta Endişeleri:
Öncelikle plastik ve estetik cerrahlara, meme büyütme ameliyatı için gelen hastaların en çok sorduğu 3 soruya cevap vermek yerinde olacaktır. Bu sorular: sausage"Silikon kanser yapar mı?", "İleride bebeğimi emzirebilecek miyim?"sausage ve sausage“Operasyon sonrası his bozukluğu olur mu?”sausage
- Protez ile meme büyütme ameliyatlarında silikonun kanser yaptığına dair bugüne kadar bir bulgu elde edilememiştir. FDA özellikle bu konuda yıllarca Üniversite Hastanelerinden veri toplamıştır. Nihayet 2006 yılında jel dolu protezlere tekrar onay vermiştir.
- Meme protezi olan kişilerin ileride gebe kalmasına veya süt vermelerine engel bir durum yoktur. Fakat ameliyat sonrası doku iyileşmesi devam ettiği için ilk 6 ay gebe kalınması genelde önerilmez. Meme protezi olanlarda gebelik ve doğum sonrası seyir ve göğüslerde oluşabilecek şekil değişikliklerini önceden kestirmek imkansızdır. Protez ne oluşabilecek deformiteye katkıda bulunur ne de önleyici bir etkisi vardır. Eğer protez meme başı çevresinden (areola) yerleştirilmemişse ilerde emzirmeyi engelleme ihtimali çok çok düşüktür. Ancak rastlansal olarak, başka bir nedene bağlı emzirme problemlerinin de olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
- Meme ucunda uyuşukluk nadiren görülebilir. Çok büyük oranda geçicidir, fakat %5 oranda kalıcı uyuşukluklar bildirilmiştir. Özellikle de meme başı çevresinden (areoladan) yapılan girişimlerde bu risk söz konusudur.
Ameliyata karar verildikten sonra yapılması gerekenler ana hatları ile şunlardır;
- Ameliyat gününden yaklaşık bir hafta öncesinden itibaren aspirin ve aspirin içeren ilaçlar içilmemelidir. Bunun yanında, aynı süre içinde bitkisel çaylar, E vitamini içeren ilaçlar da tercih edilmemelidir.
- Ameliyat öncesi muayene yanında kan sayımı ve pıhtılaşma ile ilgili tetkikler yapılır. Hazırlık anestezi uzamnı doktorun muayenesi ile tamamlanır.
- Ameliyat saatinden 6-8 saat öncesinden aç kalınmalıdır.
- Ameliyat öncesi gece veya sabahı bir duş alınmasında fayda vardır.
- Ameliyat sonrasında giyilmek üzere rahat, önden açılabilir bir giysi bulundurulmalıdır.
- Size ölçüleri verilen sporcu sütyeni alınmalı ve yanınızda olmalıdır.
- Düzenli kullandığınız ilaçlar (özellikle tiroid, tansiyon, epilepsi vb ilaçları) varsa yanınızda olmalıdır.
Bu hazırlıklardan sonra size söylenen saatte hastaneye gelmeniz ve ameliyat öncesi kan tahlilleri ve anestezi muayenesi olmanız gerekir. Ameliyattan hemen önce odanızda son bir planlama ve çizim yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda, sadece göğüs planını değişik açılardan içeren (yüzünüzün görünmediği) resimler çekilerek ameliyat sonrası sonuçlarla kıyaslanmak üzere dosyanıza konulacaktır.
Uygulama günü ve sonrası:Ameliyat çoğunlukla genel anestezi şartlarında yapılır. Uyandığınızda, göğsünüzün üzerinde hafif bir pansuman ve sütyen yer alacaktır. Ameliyat sırasında, protezin yerleştirileceği cepte oluşabilecek hafif sızıntıları dışarı alarak oluşabilecek komplikasyonları bertaraf etmek amacıyla dren denilen vakumlu bir sistem yerleştirilmiş olabilir. Dren, günümüzde bir çok Plastik Cerrah tarafından artık konulmamaktadır. ABD’de araştırmalar sonucunda çoğu Plastik Cerrah tarafından kabul edilen, drenin muhtemel bir hematomu (içeriye kanamayı) engellemediği, bu nedenle de konulmasının çok gerekli olmadığı yönündedir. Bu cihaz, eğer konulmuşsa genellikle 24- 48 saat sonra çıkarılmaktadır.
Hastanede kalış süreniz 0-1 gündür. Sabah yapılan ameliyatlarda aynı gün taburcu olunabilir.
Ameliyat sonrası ilk 2 gün ödemin en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemin dinlenerek geçirilmesinde yarar vardır. Bu dönemde kol hareketlerinin kısıtlanması, ağrının az olmasına yardımcıdır. Üçüncü günden itibaren ödem azalmaya başlar, hareketler kolaylaşır ve günlük yaşama dönülür.
Ameliyat sonrası dönemde 5 gün boyunca antibiotik ve gerektikçe aspirin gibi kanamayı artırmayan bir ağrı kesici kullanılır.
Ameliyat sonrası 3 ila 4. gün göğsü çevreleyen bantlar açılır ve sadece kesi yerinde mevcut ince bir bantla duş yapmaya izin verilir. Bu bant ve alınması gereken dikiş kullanılmışsa 12 ila 14. günde alınır.
Sportif aktivitelere 3. haftadan önce başlamamalıdır. Bu konuda doktorunuza danışmanız çok önemlidir.
)