Merhabalar
2 sene önce göğüs kanseri teşhisi sonucu ameliyat ve arkasından radyoterapi ile kemoterapi tedavi yöntemlerini deneyen annem, kanser hastalarının olağan kontrollerine zamanında tabi tutularak sağlıklı bir dönem geçirmekteydi, ancak birgün sinir bozukluğu ile şüphelenip beyin tomografisi çektirmeye karar vermemiz ve bu tetkik sonucu anevrizma teşhisi konulması ile tedavi için yapabileceğimiz acil çözümü aramaya başladık. Bir üniversitenin eski rektörü olan profesör pozisyonundaki beyin cerrahı bir hocamızla 3 gün içinde kararlaştırdığımız randevu sonucunda anjio yönteminin uygulanmasına karar verilmiş, ancak anjio sırasında yolunda gitmeyen birşeyler olmuş ve beyin damarlarında birden fazla kanama başlamış. Dolayısıyla annem şu anda Hacettepe Üniversitesi'nde yoğun bakımda uyumakta. Bize, operasyonlar sırasında oluşan ödemin her geçen gün daha da büyüdüğü söyleniyor ve şu anda kendisinin kurtulacağı konusunda hiç ümidim yok.
Gerek tıp, gerek uzay, gerek nano teknoloji konusundaki tüm bilimsel gelişmeleri çok yakından takip eden bir yazılım uzmanı olarak; kemoterapi uygulamasının vücuttaki tüm damarlar üzerinde ciddi zayıflık yarattığını çok iyi biliyorum. Bu nedenle kemoterapi hastalarının anjio operasyonuna tabi tutulmaması konusunda çok kararlı bir yapı sergileyerek, eğer bu kararın verildiği an yanlarında olsaydım kesinlikle karşı çıkar, hatta engellerdim. Şu anda benim yapabileceğim hiç birşey yok, ancak hocalarımızın da aynı şekilde yapılacak birşey olmadığını söylemesi, daha da ilginç geliyor. Gerekçe olarak da, operasyon sırasında oluşan kanamaların ve yarattığı ödemin vücut tarafından temizlenmesinin beklendiği söyleniyor.
Bunlara göre;
1. Anevrizma tesbiti yapılan hastalar, sağlıklı insanların kabaca 10/100'unu oluşturuyorken, bu hastalardan yine yaklaşık olarak sadece 1 tanesinin anevrizmaya bağlı olarak beyin kanaması ile hayatını kaybettiğini düşünecek olursak (10 milimetre büyüklüğündeki bir anevrizmanın kanama riski yılda yüzde birdir. Prof. Dr. Murat Günel-2004) ; kemoterapi ile damarları zayıflamış bir anevrizma hastasının anjio ile tedavi edilmesi kararını ne kadar doğru buluyorsunuz?
2. Vücutta bulunan kanserli yapının temizlenmesi için ameliyat kararı verebiliyorken, nasıl oluyor da başka bir yapının oluşumunu (operasyon sırasında beyinde oluşan ödem, beyin kanamasına müdehale edilmesini engelliyormuş.) vücudun kendi kendine temizlemeye başlamasını beklemek zorunda kalıyoruz? Vücut kanserli hücreleri de her gün defalarca yeniyor ve yok ediyor. Ayrıca kanserli hücre kitlesinin oluşum hızı, sözü geçen ödemin büyüme hızından daha küçük. Risk olarak bakarsak; sözünü ettiğim ödem bu hızla büyümeye devam ettiğinde, kanserden çok daha ölümcül rol oynamakta annem için.
Okuduğunuz ve yanıtladığınız için çok teşekkür ederim...)
1. beyindeki anevrizmaların hepsi açık cerrahi yapılmasına uygun değildir. Sizin dediğiniz doğru ancak bu anevrizmalar son derece frajil yapıya sahip olduklarından açık cerrahi de de kanama ihtimalleri oldukça yüksekdir. sandığınız kadar kolay ulaşıp klipslemek kolay değildir. basiller arter ve posterior sirkülasyon anevrizmalarına sıklıkla anjio eşliğinde koille kapatılması daha uygun olmaktadır ayrıca anevrizma 10mm olabilir ancak cerrahisi sırasında proksimal kontrolü yani beslenmesi kapatılamayan tüm anevrizmalar içinde koil embolizasyon işlemi tercih edilebilir. Tabi bu sonuçta cerrahın seçimidir veya 1-2 kişinin ama onlarında asla kanamasını istemedikleri kesindir. 2. Böyle bir kanama oluştuktan sonra, bu çok ciddi bir kanamadır çünki yüksek volümlü arteryel bir kanamadır ve cerrahi olarak boşaltılmışsa, kanamanın çevresindeki sağlam dokuyu ezerek oluşturduğu ikincil hasarı cerrahi olarak düzeltmenin bir yolu yoktur steroid dediğimiz ilaçlarla ödem dediğimiz ikincil hasarı tedaviye çalışabiliriz.. Kanser zaman içinde yavaş oluşur ancak böyle bir kanama beyin hücrelerinin hiç beklemediği bir şekilde saniyelerde oluşur ve kafatası kapalı bir kutu olduğundan tüm beyinin sıkışmasına neden olur. sonuç: kanama aynı zamanda direkt hasar yanında sağlam hücreleri ödem ile ezerek oksijensiz bırakır, ödem ne kadar şiddetli ise hastanın geri dönüşsüz hale gelmeside o derece artar.. umudunuzu yinede kesmeyin..