Aort anevrizmalarının büyük bir kısmı karın bölgesindeki aortada yerleşir. Genellikle de belirgin bir şikayete neden olmazlar. Bu nedenle de çoğunlukla tesadüfen tespit edilirler. Daha şansız hastalar ancak yırtıldıkları zaman anevrizmaları olduklarını öğrenirler ki bu çok geç bir bilgidir. Karın bölgesinde anevrizması olan hastalarda müphem karın ağrıları, sırt veya bel ağrısı en sık rastlanan belirtilerdir. Ancak bu belirtiler çok az hastada olur ve olduğunda da çoğunlukla başka birçok hastalığa atfedilebilir. Bu nedenle uyanık olmak hayat kurtarıcıdır. Genişleyen aortun dejenere olmuş duvarlarında çoğunukla pıhtılar oluşur. Bazı hastalar bu pıhtılardan kopan parçaların bacak damarlarını tıkaması ile ortaya çıkan gürültülü tablo ile karşılaşırlar.
Aort anevrizmaları için risk faktörleri:
1. Sigara kullanımı
2. Aile hikayesi: Ailede bilinen aort anevrizması olgularının varlığı,
3. Yüksek tansiyon
4. Yüksek kolesterol-trigliserid düzeyi
5. Damar sertliği gelişimi
6. Bazı genetik koşulların varlığı
Genellikle karın bölgesindeki aortun çapı 2- 2.5 cm. arasındadır. Bunun 5-5.5 cm.e ulaşması ile yırtılma riski artar. Bu nedenle bu çapa gelmiş aortlara müdahele edilmelidir. Eskiden bu müdahaleleri daima açık ameliyatlar tarzında yapmakta idik. Yani karın bölgesi açılıp anevrizmaya ulaşılıp genişlemiş olan damar çıkarılarak yerine uygun çap ve özellikte suni damar yerleştirilirdi. Son on yılda anevrizma ameliyatları da gelişen teknolojiden nasibini aldı. Bu tür müdahalelerin önemli bir kısmını artık karın bölgesini açmadan yapmaktayız. Hatta çoğunlukla işlem sırasında hasta uyanık oluyor. Belden yaptığımız bir uyuşturma ile kasık bölgesinden küçük kesilerle anevrizmanın içine "stentli greft" dediğimiz bir suni damarı yerleştiriyoruz. Yaklaşık bir saat süren bu işlemden sonra genellikle hasta ertesi gün taburcu olabilmekte ve çok hızlı bir şekilde normal yaşantısına dönebilmektedir. "EVAR" dediğimiz bu tekniği maalesef bütün anevrizma olgularında uygulayamıyoruz. Özellikle böbrek damarlarına çok yakın yerleşen anevrizmalarda ve bazı şekil bozukluklarında açık ameliyatları uygulamaktayız.
Aort anevrizmalarının büyük bir kısmının karın bölgesinde geliştiğinden söz etmiştik. Bununla beraber aort damarının kalbe yakın olan bölümünde, arkus dediğimiz kafa ve kol damarlarının çıktığı bölgede ve göğüs bölgesinde de anevrizmalar gelişebilir. Bazen bu bölgelerde birden fazlasında anevrizma gelişebilir.
Aort anevrizması gibi hayatı tehdit eden bir hastalığın aslında teşhis edilmesi son derece kolaydır. Ben 50 yaş üzerindeki herkesin önce bir defa taramadan geçmelerini öneriyorum. Ultrasonla birkaç dakika içinde aort çapları ölçülebilir. Eğer aort çapı 4 cm. ve üzerinde ise bu kişileri mutlaka diğer riskler yönünden incelemek ve takibe almak gerekir. Aort çapı 3.5 cm. ve altında olanlar için birkaç sene sonra bir kez daha ultrasonla baktırmaları yeterlidir.
Sağlıklı günler diliyorum.