Bu tahminin en korkutucu yanı sigara kullanan kadınların büyük bir kısmının hamilelikleri süresince de bu alışkanlıklarından vazgeçmedikleri gerçeğidir. Hamilelikte sigara kullanımı tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı problemidir. Sigara sadece kadının değil doğmamış bebeğin de sağlığını ciddi anlamda tehdit eden bir faktördür" şeklinde konuştu.
Kadınların hamilelikleri süresince sigara içmemelerinin olumlu sonuçlar meydana getirdiğini ifade eden Dr. Alper Mumcu, "Anne adayının hamileliği boyunca sigara içmiyor olması halinde yeni doğan ölümleri yüzde 10 oranında azalır. Sigara dumanı yaklaşık 2 bin 500 değişik kimyasal madde içermektedir. Bu maddelerden hangilerinin bebek için zararlı olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte nikotin ve karbonmonoksitin kötü gebelik öyküsü için ana risk faktörü olduğu kabul edilmektedir. Karbonmonoksit araçların egzozundan çıkan gazın aynısıdır" açıklamasını yaptı.
Dr. Mumcu, sigara içindeki pek çok maddenin etkisi ile vücuda bazı değişikler meydana geldiğinin altını çizerek, "Bu değişikliklerin en kısa vadede gerçekleşeni ve dikkat çekeni dolaşım sistemi üzerindeki etkisidir. İlk çekilen nefesle birlikte damarlarda ve bronşlarda bir büzüşme meydana gelir. Kan basıncında hafif bir artış ortaya çıkarken kanın oksijen taşıma kapasitesi belirgin derecede azalır. Bu durum ciddi problemlere neden olabilmekle birlikte çoğu zaman yetişkinler tarafından tolere edilebilir. Ancak hamile bir kadının ve karnındaki bebeğin tolere etmesi çok daha güçtür" diye konuştu.
Hamilelik sırasında içilen sigaranın anne kadar bebeğe de zarar verdiğini dile getiren Mumcu, "Sigara içildiğinde anneden bebeğe giden ve onun büyümesi için gereksinim duyduğu kan, oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olunur. Anne adayının sigara içmesi durumunda bebeğinin düşük doğum ağırlığı ile doğma riskini yaklaşık 2 kat artar. 1998 yılında ABD'de hamilelikleri süresince sigara kullanan annelerden doğan bebeklerin yüzde 12'sinin düşük doğum ağrılığı ile dünyaya geldiği ortaya çıkmıştır. Yaşına göre düşük doğum ağrılıklı dünyaya gelen bebekler doğum sonrası bazı sağlık problemleri açısından yüksek risk taşırlar. Bunların en önemlileri serabral palsi (felç), zeka geriliği ve hatta ölüm riskidir" şeklinde konuştu.
Operatör Dr. Alper Mumcu, sigaranın erken doğum riskini de yüzde 30 oranında arttırdığını belirterek, "Bununla birlikte gebeliğin 16. haftasında sigarayı bırakan bir anne adayının bebeğinin düşük doğum ağrılıklı olma riski hiç sigara kullanmayan bir anne adayı ile aynı düzeye iner. Yani sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir. Erken doğum riskinin yanı sıra sigara bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini de arttırmaktadır. Yeni yapılan bir çalışmada hamileliğin ilk 3 ayı boyunca sigara içen kadınların bebeklerinde daha fazla yarık damağa rastlandığı yapılan araştırmalarca da ortaya konmuştur" ifadelerini kullandı.
Sigaranın hamilelikteki olumsuz etkilerinin bunlarla sınırlı olmadığını hatırlatan Dr. Alper Mumcu, "Hamilelikte ortaya çıkabilen bazı problemler sigara içen kadınlarda daha fazla görülür. Örneğin sigara içen kadınların düşük yapma olasılığı içmeyenlere göre daha fazladır. Benzer şekilde plasenta previa ya da plasentanın erken ayrılması durumu da sigara kullanan kadınlarda 2 kat fazla karşılaşılan bir durumdur. Plasentanın erken ayrılması durumunda hem anne adayının hem de bebeğin hayatı ciddi oranda tehlikeye girer. Sigaranın gebelikteki belki de en korkutucu etkisi ölü doğum riskinde yarattığı artıştır. Hamilelikleri süresince sigara içen kadınların bebeklerinin herhangi bir dönemde anne karnında hayatını kaybetme şansı sigara içmeyenlere göre çok daha fazladır" dedi.
Mumcu, sigara ve tütün ürünlerinin olumsuz etkilerinin sadece hamilelikle sınırlı olmadığına dikkat çekti. Dr. Mumcu, "Hamileliği boyunca sigara içen, ve herhangi bir sorun yaşamadan bebeği dünyaya getiren anneler bundan sonra sorun yaşamayacakları garantisi altında değildir. Çünkü hamileliği süresince sigara içen kadınlardan doğan bebeklerde "ani bebek ölümü sendromu" görülme riski yaklaşık 2 kat artmaktadır. Ani bebek ölümü sendromu bulunabilen herhangi bir neden olmaksızın bebeğin hayatını kaybetmesidir. Doğum sonrası bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi de ani bebek ölümü sendromu riskini artırmakla birlikte bebeğin sigara dumanına anne karnındayken maruz kalması daha büyük risk yaratmaktadır. Ani ölüm dışında bu bebeklerde doğum sonrası astım gibi bazı kronik sağlık problemlerine de daha fazla rastlanmaktadır" dedi.
Sigaranın çocuğun başarı düzeyine de etkisi olduğunu vurgulayan Mumcu, "Anneleri hamilelikleri süresince sigara içen çocukların okul performansları da yaşıtlarına göre daha düşük olmaktadır. Bu çocuklarda matematik başta olmak üzere öğrenme bozuklukları izlenmektedir. Yine benzer şekilde bu çocuklarda davranış bozuklukları ve antisosyal davranışlara da daha sık rastlanmaktadır. Öte yandan sigara yarık damak gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini arttırır. Çocukta ileri dönemlerde astım ve benzeri kronik hastalıkların görülme riskini arttırır. Sigara çocuğun hiperaktif olmasına neden olabilir ve çocukta davranış bozukluğu görülme riskini arttırır. Bunların ötesinde sigara çocuğunuzun da ileride sigara bağımlısı olma riskini arttırır" şeklinde konuştu.
Operatör Dr. Alper Mumcu, anne adaylarına hamile kaldıktan hemen sonra sigarayı bırakmalarını öğütleyerek, "Sigarayı bıraktığınızda bebeğiniz de bırakmış olacaktır. Bebeğiniz doğduğunda yaklaşık 200 gram daha ağır olacaktır. Bebeğinizin doğum sonrası hastanede kalış süresi daha kısalacaktır. Hamileliğiniz daha rahat ve sağlıklı geçecektir. Bebeğin anne karnında ya da doğumdan sonra ölme riski azalacaktır. Doğum sonrası bebekte astım ve alerji gibi hastalıkların görülme riski azalacaktır. Anne sütünü daha sağlıklı olacaktır. Sigaraya vereceğiniz parayı bebeğiniz için harcayabileceksiniz" dedi.