Genel
Bütün bebekler, hem kendi bedenlerine hem de dış dünyaya karşı merak duyar ve öğrenmeye çalışırlar. Her çocuk, cinsel organlarına, burnuna ya da ayağına duyduğuna benzer bir merak duyar. Gene bebeklik dönemlerimizden itibaren, bedenimize dokunulmasından haz alırız. Kız ve erkek çocuklar cinsel organlarına dokunulmasından haz aldıklarını da, parmaklarını ya da annelerinin memesini emmekten haz aldıklarını öğrendikleri gibi öğrenirler. Çocuk, her davranışında acıdan kaçınıp, hazza yöneldiği için, cinsel organlarıyla oynar, masturbasyon yapar. Henüz toplumsal çevrenin yasaklamalarını öğrenmediği bu dönemlerde, cinsel organlarıyla oynamaktan haz alır. Çevredeki erişkinler, bu davranıştan rahatsız olur, "ne ayıp", "ne yapıyorsun sen", "elin taş olur" gibi sözel olumsuz tepkiler gösterebilir, vurma, elini yakma gibi fiziksel cezalar verebilir, bu nedenle doktora başvurabilirler. Oysa bu çocuğun doğal gelişiminin, aynı zamanda kendi bedenini keşfetme sürecinin bir parçasıdır. Bu sırada karşılaşılan tepkiler ise, çocuğun ilerideki yaşamında cinselliğe bakışının ilk belirleyicileri olacaktır. Bu engelleyici ve cezalandırıcı tutumlar, insanların bu doğal davranışı, ayıp, günah gibi kavramlarla birleştirmesine, yapmaktan kaçınmasına, yaptığı için de suçluluk veya yersiz kaygılar duymasına neden olur. Masturbasyon, kişinin kendi kendine bedenini, cinsel organlarını uyararak, cinsel haz aldığı ve doyuma ulaştığı bir eylemdir. Aynı zamanda masturbasyon, herkesin kendi bedeninin cinsel hazlarını keşfettiği, cinsel doyumu öğrendiği bir yoldur. Cinsellikle ilgili her konuda olduğu gibi, bu konuda da bir çok yanlış inanış ve anlamsız yasaklar vardır. Masturbasyon, hastalığa, güçsüzlüğe, vereme, sivilceye, körlüğe, saç dökülmesine yol açmaz. Başka biriyle korunmasız kurulan cinsel ilişkiler, bel soğukluğu, frengi, AİDS, hepatit gibi bazı hastalıkların bulaşmasına yol açabilirken masturbasyonun bu tür bir tehlikesi olamaz, tek kişilik bir eylemdir. Masturbasyonun cinsel gücü azaltması söz konusu değildir, tersine deneyim kazandıracaktır. İlerde kurulacak eşli ilişkilerde sorun yaratacağına, erken boşalma, sertleşme zorluğu, hatta kısırlığa sebep olacağına inananlar vardır. Oysa masturbasyon deneyimi, ilerde cinsel eşlerle ilişki kurmada ancak kolaylık yaratabilir. Çünkü kişi ne kadar deneyimliyse, o kadar az sorun yaşayacaktır. Başka bir insanın bedenini ve cinselliğini tanımada, birlikte haz üretmede, kendi bedeninin isteklerini ve hazlarını tanımanın ancak yararı olabilir.
Masturbasyon her iki cins için ve her yaşta doğaldır. Kendi kendine haz almanın ve cinsel dürtüleri doyurmanın sağlıklı bir yoludur. Herhangi bir tehlikesi ve zararı yoktur. Henüz eşli cinsel ilişki kurmamış, düzenli bir cinsel yaşamı olmayan genç erişkinlerin masturbasyon yapması değil, yapmaması daha zararlıdır. Çünkü cinsel isteklerin doyurulması sağlıklıdır. Eşli cinsel ilişkiler kurulduktan sonra da masturbasyon, bireysel bir haz kaynağı olarak varlığını sürdürür.
Bazı insanlar da masturbasyon fantezilerinin varlığından veya içeriğinden rahatsızlık, suçluluk duyarlar. Oysa fanteziler, cinsel yaşama renk katar, değişkenlik getirirler. Kişiye özel ve önemlidirler, gerçekleştirilmeleri gerekmez, bu istenmeyebilir veya olanaksız olabilir. Başkalarıyla, hatta cinsel eşle de paylaşılmaları zorunlu değildir. İçerikleri ne olursa olsun, yalnızca o kişiyi ilgilendirirler, cinsel uyarılmayı ve hazzı arttırıcı işlevleri vardır. Cinselliğin dürtüsel yanı olduğu gibi öğrenilen bir tarafı da vardır. Cinsel yaşamımızın gelişimini üç basamaktan oluşan bir süreç olarak tanımlayabiliriz. Birinci basamakta, masturbasyon ile kendi bedenimizi, cinsel hazlarımızı ve cinsel doyumu öğreniriz. İkinci basamakta, bir cinsel eşin bedenini tanır, birlikte cinsel haz üretmeyi, bir anlamda cinselliğin fiziksel boyutunu paylaşmayı öğreniriz. Üçüncü basamakta ise düşünsel ve duygusal boyutta da paylaşımlar yaşadığımız bir cinsel eşle sevişiriz. Cinsel yaşam erkeklerin çoğunda bu basamakları izleyerek gelişir. Masturbasyona ilişkin kaygılar taşısalar da erkeklerin tamamına yakını masturbasyon yapar. Erişkin yaşamlarının başlangıcında çoğu para karşılığı da olsa, cinsel eşlerle ilişkiye girer. Çoğu yaşamlarını bir cinsel eşle uzun süreli paylaşır. Toplumumuzda cinsellik kız çocuklara daha belirgin olarak yasaklanır, çoğunluğu cinsel dürtülerini bastırmayı öğrenir, masturbasyonu bile denemez, fiziksel cinselliği öğrenecek ortamı olmaz. Böylece kadınların çoğu ilk iki basamağı atlayarak, doğrudan uzun süreli ilişki kurdukları bir eş ile cinsel yaşama başlarlar. Bu durum, ilk ve orta okulu atlayarak liseye başlayan birinin yaşayacağı zorluklar kadar sorun yaratabilir. Yaşamın başka alanlarında olduğu gibi, cinsel yaşamımızda da her şeyin ayrı bir yeri, uygun zamanı ve önemi vardır.