Değişen dünya bizi kalıplara sokmaya çalışırken Mevlana’nın yıllar önce söylediği ''Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol'' sözü ne ifade ediyor?
Hep diyoruz, ‘‘dünya değişiyor’’. Ee değişsin bakalım. Bize ne? Değişen biz değiliz ki dünya. Peki, değişen dünya, sizi ne kadar değiştiriyor hiç düşündünüz mü? En son ne zaman dışarıya çıkarken başkalarına şık görünmek için değil de rahatça gezip dolaşmak için giyindiniz? En son ne zaman bu kıyafetin içinde beğenilir miyim düşüncesini yaşamadan kıyafet satın aldınız? En son ne zaman çevremdekiler ne düşünür diye düşünmeden kahkahalarla güldünüz? En son ne zaman patron kızarsa kızsın 5 dakika daha uyuyacağım ve işe 5 dakika geç gideceğim dediniz? Bu soruları çoğaltmak mümkün… Hülasası değişen dünya mı yoksa insan mı?
Değişen dünyaya uyum sağlamaya çalışırken kendimizden bir şeyleri de feda ediyoruz. Bu da çoğu zaman özel duygularımız oluyor. Defterimize, kendini iyi görmek yerine başkalarına iyi görünmek girdiğinden beri insanlık olarak mutsuzuz. Kızılderili şefi Oturan Boğa’nın sözünü hatırlayalım. Oturan Boğa şöyle diyor, ‘‘Ne zaman kadınlarımız beyaz adamın aynasından kendilerine baktılar, biz o zaman kaybettik’’. Biz de ne zaman çevremizdekilerinin aynası ile kendimize baktık, işte o zaman kaybettik.
Çevredeki binlerce manken gibi bayanı gören kadınlarımız, hemen kendini tartıya atıyor ve birileri tarafından fazla olduğu söylenen 2-3 kilosunu vermek için günlerce yemek yemiyor. Yani mutlu olmak için günlerce mutsuz oluyor. Oysa kendimizi olduğu gibi kabul etsek, ne fazla kilolu oluruz ne de günlerce açlık çekerek kilo vermek için uğraşırız. Farkında değiliz ama olmayan kilolarımızı vermek için her çabaladığımızda 3 kg. verdiysek aylar sonra onu 4 kg. olarak geri aldık. 6 ay önce 3 kilo fazlamızla mutsuzsak şimdi 4 kilo fazlamızla mutsuzuz. 6 ay önce 3 kiloyu vermek için 1 hafta aç kaldıysak şimdi 4 kiloyu vermek için 10 gün aç kalmamız gerekiyor.
Sonuç olarak; tek yumurta ikizleri dışında her insanın genetiği farklıdır. Kendimizi birilerine beğendirmek için değil de kendimiz için yaşayalım ve ‘‘ya olduğumuz gibi görünelim ya da göründüğümüz gibi olalım’’.