Organ naklinin teknik kısmında beyin ölümüne yaygın bir şekilde yer verdik. Beyin ölümünün artık bütün bilim dünyasınca kabul edilmiş bir gerçek olmasına rağmen insanların kafasında, yine de bir şüphe var.
Tıp pek çok olguyu yüzdelerle ifade ederken nasıl oluyor da beyin ölümünden bu kadar emin ? diye sormadan edemiyor insan. Evet tıp 20. yüzyıla gelene kadar pek çok değişim ve gelişme gösterdi ve uygulamalar sırasında pek çok da mucizelere tanık oldu ama artık bir konuyu çok iyi biliyor. O da yaşam ve ölümün ne olduğu. Ölüm konusunda artık bir tereddüt taşımıyoruz. Hele de bazı testler yapıldıktan sonra ölümün kesinliği kuşku götürmez bir gerçek. Defnettiğimiz bir insan ne kadar ölüyse beyin ölümü gelişmiş bir insan da o kadar ölüdür. Bu güne dek ölmüş, defnettiğimiz bir insanın yaşama geri dönmesi gibi bir mucize nasıl gerçekleşmediyse, böyle bir mucize de gerçekleşemez. Yaşamı anlamanın en önemli basamağı mucize beklentisinin ne demek olduğunu anlamaktan geçer. Tıp da mucizelerin gerçekleştiği pek çok alan olmasına rağmen ne yazık ki ölüm bunlardan birisi değildir. Bu güne kadar basında bazı spekülasyonlara zaman zaman rastlanmasına rağmen hiçbir beyin ölümü ve ölüm vakasının yaşama dönmesi söz konusu olmamıştır ve olamaz da.
Beyin ölümünün bitkisel hayattan farkını merak edenler organ naklinin teknik yönü başlığı altında beyin ölümü konusunu okuyabilirler