İnfertilite, bir yıl süre ile korunmaksızın cinsel ilişkide bulunulduğu halde gebelik oluşmaması olarak tanımlanmaktadır. Çiftin herhangi bir tıbbi engeli olmasa dahi bir yıl sonunda gebelik oluşma oranı %85’e ulaşmaktadır. Üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %10-15’ini etkileyen bu durum hekimlerin önemli bir ilgi alanını oluşturmaktadır. Son otuz yılda infertilite alanında üç çarpıcı değişiklik meydana gelmiştir. Birincisi, başarılı tedavi olasılığını ve üreme üzerindeki temel çalışma olanaklarını arttıran, in vitro fertilizasyon (IVF) ve yardımcı üreme tekniklerinin gelişmesidir. İkincisi, yardımcı üreme teknikleri hakkında bilgiye daha kolay ulaşılması, bu konuda yardım arayışı içinde olan çiftlerin başvurularının artışıdır. Üçüncü değişiklik ise 35 yaş üzerinde olup, infertilite konusunda yardım arayışı içinde olan kadınların sayısındaki artıştır.
İnfertilite nedenlerinden %80’i, kadın ve erkek üreme sisteminin herhangi bir bölümündeki bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu patolojilerden üçte biri kadına, üçte biri erkeğe ve kalan üçte biri ise ortak problemlerle ortaya çıkmaktadır. Spesifik bir sebebin belirlenemediği infertilite, çiftlerin %20’sinde görülmektedir.
İnfertilite üreme sisteminde bir ya da daha çok seviyede ortaya çıkabildiğinden ayrıntılı tanısal değerlendirme gereklidir. Başlangıç olarak ayrıntılı anamnez ve fizik muayene değerlendirmesi gereklidir.
Normal menstrual siklus 21 ile 35 gün arasındadır ve belirtiler premenstrual sendrom ile uyumlu ise hasta muhtemelen ovulatuvardır. Fizik muayenenin amacı sistemik hastalık, genetik buzukluklar ve androjenik disfonksiyonu belirlemektir. Kadın fizik muayenesinde vücut kitle indeksi, vücut yağı dağılımı, meme gelişimi ve galaktore, kıllanma paterni (hirşutizm veya virilizasyon), fokal nörolojik bulgular (anosmi, görme alanı bozuklukları) ve pelvis anatomisi dikkatle incelenmelidir. Erkek eşin muayenesinde de kıllanma paterni (hirşutizm veya virilizasyon), meme anormallikleri (jinekomasti ve/veya akıntı), fokal nörolojik bulgular (anosmi, görme alanı bozuklukları) ve genital bölge değerlendirmesi oldukça önemlidir.