Giriş
Organ nakli yapılan hastaların bağışıklık sistemleri genellikle nakil yapılan organları karşı savunma mekanizması oluşturur ve bu organları tahrip etmeye çalışır. Bu sebepten dolayı organ nakli yapılan hastalar hayatları boyunca anti-rejeksiyon ilaçlarını almak zorundadırlar. Maksimum koruma sağlamak ve yan etkilerini azaltmak amacıyla birçok hastanede birkaç anti-rejeksiyon ilacı birlikte kullanılır.
Anti-rejeksiyon ilaçları yirmi yıl kadar once üretilmeye başlandı. Cyclodporin bunların en önemlilerinden biridir. Bu ilaçların kullanımıyla birlikte organ nakillerinde, bir yıl sonunda fonksiyonlarını kaybetmeden çalışan böbrek oranı %60 lardandan %90 lara yükseldi. Bu ilaçlar sayesinde daha önceden denememiş organ nakilleri de yapılmaya başlanmıştır.
Organ Nakillerinde Karşılaşılan Güçlükler
Birçok ameliyat ve tedavide olduğu gibi, organ nakillerinde de risk söz konusudur ve bir takım sorunlarla karşılaşılabilir.
Nakil edilen organlar her gün anti-rejeksiyon ilaçları alınarak korunmalıdır. Bu ilaçlar bağışıklık sisteminin direncini azalttığı için vücudumuzun diğer zararlı maddelere karşı olan duyarlılığı artar. Bu sebeple organ nakilerinden sonra enfeksiyon, kanser (genellikle deri kanseri) riski ve ihtimali artmaktadır.
Alınan bazı anti-rejeksiyon ilaçları da böbreklere zarar verebileceği gibi, bazı ilaçlar da yüksek tansiyon ve yüksek kollesterol gibi sorunları da beraberinde getirir.
Organ nakillerinden sonra düzenli yapılan hastane ziyaretlerinde, doktorlar bu tür komplikasyonlar için sürekli olarak kontrol yaparlar. Bu sebeple organ nakli yapılan hastaların hastane ziyaretlerini ihmal etmeden düzenli olarak ve zamanında yapmaları önemle tavsiye edilir.