Yaşam boyu süren bir hastalık olan şeker hastalığı (diabetus mellitus), gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sağlık sorunudur. Bu nedenle tedavi büyük önem kazanmaktadır. Tedavinin ana hedefi, metabolik kontrolün sağlanması yani kan şekerinin sürekli dengede tutulmasıdır. Ayrıca hastanın yakınmalarını gidermek, herhangi bir belirtinin gelişimini önlemek, büyüme-gelişmenin devamını sağlamak, hastanın yaşam kalitesini arttırmak ve hastaya her yönden düzenli bir yaşam sağlamak tedavinin ana ilkeleri arasındadır. Şeker hastalığında beslenme tedavisi, ilaç tedavisi, fiziksel aktivite ve eğitim en önemli tedavi yöntemleridir. Bu tedavi doktor, hemşire, diyetisyen, fizyoterapist, psikoterapist, egzersiz uzmanı ve sosyal hizmet uzmanından oluşan bir ekip tarafından ortaklaşa yürütülmelidir.
Şeker hastalığı olan bireye uygulanan beslenme tedavisi eğitim, kavrama ve davranış değişikliğini içeren bir tedavidir. Buna göre diyabetik bireye; günlük yaşam koşullarına uygun, uygulanabilir beslenme önerilerinin verilmesi ve uygulamaların düzenli olarak, belirli aralıklarla takip edilmesi gerekir. Şeker hastalığı olan bireyin kilosu,boyu,yaşı,beslenme şekli, enerji alımı,fiziksel aktivitesi,yaşam koşulları tedaviyi etkileyen önemli etkenler arasındadır.
- ENERJİ TİP 2 diabet hastalarının %80’i ideal ağırlıklarının üzerindedir. O yüzden şişmanlık, tip 2 diabetin oluşumunda önemli bir risktir. Bu hastalara düşük enerjili diyet verildiğinde metabolik kontrol sağlanabilmektedir. Ancak kısa sürede hızlı kilo kaybının yararlı olmadığı, aksine uzun süreli kilo vermenin beslenme alışkanlığını da değiştirmesi açısından olumlu etkisi olduğu saptanmıştır. Birey şişmansa haftada ortalama 1 kilo zayıflama (20-25 kkal/kg) önerilmektedir. Bireyin günlük enerji gereksinimi vücut ağırlığı ve fiziksel aktivitesine göre düzenlenir.
- KARBONHİDRAT Enerjinin %50-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Karbonhidrat türü olarak kan glukoz düzeyini hemen yükselten şeker ve şekerli besinler yerine daha geç kana emilen kompleks karbonhidratlar kullanılmalıdır. Kompleks karbonhidratların (ekmek, kurubaklagiller, tahıllar vb.) emilimleri için daha uzun süre geçtiği için kan glukoz düzeyinde daha yavaş ve daha orta düzeyde artış oluşur. Bu sebeple, şeker hastalığı olanlara basit karbonhidratlardan (şeker ve şekerli besinler) kaçınmaları ve kompleks karbonhidrat alımlarını arttırmaları önerilmektedir.
- YAĞ Kontrolsüz diyabetiklerde kan yağ düzeyleri yüksektir ve bu durum koroner kalp hastalıkları riskini arttırmaktadır. O yüzden şeker hastalığında diyetin %25-30’u yağdan gelecek şekilde ayarlanır. Yağın türü de önemlidir. Katı yağlar (tereyağ, margarin vb.) diyetten çıkarılmalıdır. Kullanılan yağın yarısı zeytinyağı, diğer yarısı da ayçiçek, mısırözü gibi diğer sıvıyağlar olmalıdır. Ayrıca haftada en az bir kere balık tüketimi mutlaka olmalıdır.
- PROTEİN Diyet proteini bireyin dokularının yapım ve onarımında, büyüme ve gelişmede çok önemlidir. Diabette ise ayrıca böbrek fonksiyon kaybının ilerlemesinde önemlidir. Yüksek proteinli diyet, böbrekte hasar oluşumunu hızlandırırken, düşük proteinli diyet ise diyabetik nefropatili hastalarda (0,6-0,8 g/kg)kronik böbrek yetmezliği gelişimini yavaşlatması açısından yararlı olmaktadır. Nefropati gelişmemiş hastalar için önerilen günlük protein miktarı, yetişkin sağlıklı bireylerde olduğu gibi enerjinin %10-20’sini karşılamalıdır (0,8-1,0 g/kg). Mikroalbuminüri varsa bu miktar biraz azaltılmalıdır (enerjinin %10-12’si).
- DİYET POSASI Diyabetiklere bol posalı diyet verildiğinde kan şekerinin düştüğü ve daha dengeli olduğu bulunmuştur. Posanın bu olumlu etkisi göz önüne alınırsa günde 20-35 gram posa önerilir. Posa kaynağı olarak hergün sebze, meyve, kepek veya kepeği ayrılmamış tahıl ürünleri, kurubaklagiller önerilir.
- ÖĞÜN SAYISI Diyabet diyetinde önerilen yiyeceklerin zamanında ve önerilen miktarda yenilmesi çok önemlidir. Besinlerin 3 ana ve 3 ara öğün olarak tüketilmesi en uygun düzendir. Bu şekilde insülin hormonunun daha dengeli kullanımı ve dolayısıyla insüline olan ihtiyacın azalması sağlanır. Ana öğünlerde mutlaka kepekli ekmek, et ve sebze grubundan besinler bulunmalı, ek olarak süt grubu katılmalıdır. İlaç ve insülin alan kişiler, özellikle ara öğün saatlerine, ilaçların kandaki etkileri devam ettiği için dikkat etmelidirler. İnsülin alan bireylere kan şekerinin yavaş yükselmesine neden olduğu için proteinli bir besin verilmelidir.
- VİTAMİNLER E vitamini peroksit radikal toplayıcısıdır ve tekli oksijenleri etkisizleştirme yeteneği olan yağa eriyen bir vitamindir. Tip 2 diyabetlilerde E vitamininin glukoz transportuyla ilişkili fonksiyonları düzelttiği gösterilmiştir. Önerilen ek E vitamini miktarı 100-200 mg/gün’dür. Ayrıca yapılan çalışmalarda diyabetiklerde serum askorbik asit düzeyi düşük bulunmuştur. Her öğün diyetle C vitamini kaynağı (turunçgiller, domates, biber vb.) verilmesi önerilmektedir. Eğer diyabetik bireyde poliüri ve nöropati varsa B grubu vitaminlerin preparat olarak verilmesi önerilimektedir. (özellikle B1, B6, folik asit, B12)
- MİNERALLER Sodyumla glukozun transportu kan şekerinin yükselmesine neden olduğu için, hipertansiyon ve nefropati olabileceği düşünülerek diyetle tuz alımı sınırlandırılmalıdır. Diğer mineraller hastanın kan değerlerine, retinopati vb. durumuna göre düzenlenmelidir.
- ALKOL Alkolün kan glukoz düzeyine etkisi sadece alınan alkolün miktarına bağlı değil, besin alımı ile ilişkisi de önemlidir. Alkol glukoza metabolize olmaz ve glikoneogenesizi inhibe eder. Bu yüzden insülin veya oral hipoglisemik ajan alanlar aç karnına alkol tüketirlerse, hipoglisemi gelişebilir. Ayrıca pankreatit, dislipidemi, özellikle hipertrigliseridemisi olanlar veya nöropati gibi sağlık sorunları olanlar alkolden uzak durmalıdır.
- TATLANDIRICILAR Diyabetli hastalarda şeker yerine kullanılabilecek, aynı tadı veren ancak sağlık açısından sakıncası olmayan düşük kalorili veya kalori içermeyen yapay tatlandırıcılar kullanılmaktadır. Sağlık açısından dikkate alındığında en ideali, içinde aspartam bulunan tatlandırıcı kullanmaktır. Bunlar da günde 5-6 tableti geçmemelidir. Belirtilen miktardan fazla tüketilen tatlandırıcıların kanserojen etkisi bulunmaktadır.
NELER YAPMALIYIZ?
- 3 ana öğün ve 3 ara öğün olmak üzere düzenli beslenme gereklidir.
- Besinler belirtilen zaman ve miktarlarda tüketilmelidir.
- Besinler yavaş yavaş ve iyi çiğneyerek yenmelidir.
- Günde 1 bardak düzenli olarak güvenilir yerden temin edilmiş yeşil çay içilmelidir.
- Günde en az 10 bardak su içilmelidir.
- Özellikle öğle ve akşam yemeklerinden 20 dakika sonra tempolu yürüyüş yapılmalıdır. Günlük toplam 30-60 dakika fiziksel aktivite olmalıdır.
- Diyet her koşulda ve ortamda düzenli uygulanmalıdır.
- Başta şeker olmak üzere şekerli tüm yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
- Her türlü kızartmalardan sakınmalı, pişirme yöntemi olarak suda pişirme, haşlama, ızgara, mangal, fırında pişirme vb. yöntemler uygulanmalıdır.
- Sebze ve salata gün içinde mutlaka tüketilmelidir.
- Diyetisyen tarafından önerilen miktarlarda ve zamanlarda belirtilen meyveler tüketilmelidir.
- Ekmek olarak kepekli ekmek tercih edilmelidir. Kepekten zengin olan besinler daha çok tercih edilmelidir.
ŞEKER HASTALIĞININ HAYATINIZI DÜZENLEDİĞİNİ UNUTMAYIN!
SAĞLIKLI VE HUZURLU GÜNLER…