VARİSLERDE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI
Bacaklardaki toplardamar duvarlarının elastikiyetinin bozulması suretiyle kanı ileriye doğru hareket ettirememesi, taşıyıcı görevini yapamaması sonucu damarların genişleyip kese halini alması ve belirgin hale gelmesine varis adı verilir. Erişkin erkeklerin yarısında, kadınların ise üçte ikisinde değişik oranlarda varisli damarlar bulunmaktadır.Normalde atar damarlar tarafından hücrelere kadar taşınan oksijenli kan, kullanıldıktan sonra ven adı verilen toplar damarlar tarafından kalbe taşınır. Toplardamarların hepsinde olmasa da genelde bu damarlardaki kanı kalbe doğru yönlendiren ve geri kaçmasını engelleyen kapakları vardır.
Vücudun tüm yükünü taşıyan bacaklardır. Kanın yerçekimine karşı ayak parmaklarından başlayarak yukarı doğru kalbe geri dönmesi, bir nehrin tersine akması kadar zordur. Atardamarlarda kanı pompalayan kalptir. Bu görevi bacaklarda kas pompası adını verdiğimiz baldır adaleleri üstlenir. Özellikle diz altındaki baldır adaleleri yürürken kasılarak kirli kanın büyük kısmını taşıyan kaslar arasındaki iç toplar damarları sıkıştırarak kanın kalbe doğru ilerlemesini sağlarken, kapaklarda kanın geri kaçmasını engeller.
Varisin tedavisi temelde üç ana hedefe yönelik yapılmaktadır.
1. Varis ve varisle ilgili şikayetlerin ortadan kaldırılması
2. Estetik görüntünün sağlanması
3. Nükslerin önlenmesi
Bu hedeflere yönelik olarak pek çok tedavi alternatifi bulunmaktadır. Tedavi başlıca üç grup altında incelenebilir; tıbbi tedavi, girişimsel tedavi ve cerrahi tedavi.
Tıbbi tedavi: İlaç, varis çorabı/elastik bandaj ve önerilerden oluşmaktadır. Mevcut varisin ortadan kaldırılmasından çok varisin ilerlemesine engel olmayı ve varisle ilgili şikayetleri (ağrı, şişme gibi) azaltmayı amaçlar. Kronik venöz yetmezliği olanlarda, cerrahi tedavinin uygun olmadığı hastalarda, girişimsel ve cerrahi tedaviye destek amacıyla veya koruyucu önlem olarak önerilebilir.
Girişimsel tedavi: Skleroterapi (iğne tedavisi), termokoagülasyon, ışık tedavisi (IPL) ve lazer tedavisini kapsar. Varisin tipine göre uygun yöntem seçilir. Doğrudan mevcut varislerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedavilerdir, derin damar sistemindeki sorunları çözmez. Beraberinde tıbbi tedavi önerilir. Muayenehane koşullarında uygulanabilir. İşlem süreleri genelde 15-30 dk. arasındadır. Kremlerle yüzeyel uyuşturma sağlanarak işlem esnasında ağrı oluşması engellenir.
Cerrahi tedavi: Flebektomi, varis ameliyatı (high-ligation, stripping, pake eksizyonu), EVLT ve VNUS yöntemlerini kapsar. Varisin tipine ve yaygınlığına göre uygun seçenek tercih edilir. Beraberinde tıbbi tedavi önerilir. Flebektomi yerel uyuşturma ile muayenehane koşullarında, diğerleri yerel, genel veya belden uyuşturma ile ameliyathane koşullarında uygulanır. İşlem süreleri genelde 1-3 saat arasında değişir.
Tedavi alternatiflerinden kısaca bahsedilecek olursa;
1. Varis tedavisinde yıllardır uygulanan varis çorapları güncelliğini hala yitirmedi. Ailesinde varis bulunan ya da yukarıda belirtilen risk faktörlerini taşıyan kişilerin en azından koruyucu düzeyde, düşük basınçlı varis çorabını günlük yaşamlarında kullanmaları tavsiye edilir. (Sabah yataktan kalkmadan, ayaklar yukarı kaldırılarak dinlendirilmeli ve bu konumdayken çoraplar giyilmeli. Ancak yatarken çıkarılmalı.)
2. Enjeksiyon Skleroterapisi yöntemi, küçük ve orta büyüklükteki varislerde uygulanan, son yıllarda oldukça popüler olan ve ayaktan hastalara rahatlıkla uygulanabilen bir tedavi yöntemidir. Belli aralıklarla 2-4 seans yapılan tedavide, genellikle 10 dakika kadar süren seanslarda yatar pozisyondaki hastaların varisli damarlarına ince uçlu bir iğne ile sklerozan madde içeren ilaç enjekte edilmekte ve bacak bandaja alınarak hasta evine yürüyerek gidebilmektedir. Seansların bitiminden sonra belirli süre (30-45 gün)varis çorabı giyilmesi gerekmektedir. İlacın yaktığı varisli damarlar bu sürede iz bırakmadan vücut tarafından emilerek yok edilmektedir. Yaz aylarında varis çorabı giymenin zorluğu nedeniyle tedavinin diğer aylarda yapılması tavsiye edilmektedir.
3. Son yıllarda uygulanmaya başlayan tedavi yöntemlerinden biri olan radyofrekans termokoagülasyon (Radiofrequency Thermocoagulation-RFTC) yüksek frekanslı (4 MHz) radyo dalgalarının oluşturduğu ısı enerjisi (mikrodalga enerjisi) prensibine dayanarak çalışır. Nikel veya altın içeren ince bir iğne ile (0,075 mm kalınlığında) damar üzerine uygulanan kısa süreli ve yüksek frekanslı radyofrekans enerjisi damarda çok büyük ısı enerjisi oluşumuna neden olur. Oluşan bu ısı enerjisi damara hasar vererek ortadan kaybolmasına yol açar. Uygulama alanı çok küçük ve uygulama süresi çok kısa olduğundan damar etrafındaki dokuda hasar gelişmez. Özellikle kılcal damar varislerinin (telenjiektazi) tedavisinde çok yüksek başarı oranları ile uygulanabilmektedir. Lazer ve IPL tedavilerine üstünlükleri arasında her mevsim yapılabilmesi, işlem sonrası güneşten korunma ihtiyacının olmaması, ciltte yanık, renk değişikliği, soyulma ve su kabarcığı oluşturmaması, sonucun hemen elde edilmesi, her tip kılcal damara ve küçük retiküler venlere uygulanabilmesi, elastik bandaj veya varis çorabı kullanma zorunluluğunun bulunmaması, daha az seans sayısına ihtiyaç duyulması, işlem maliyetinin daha düşük olması bulunur. İşlem termokoagülasyon cihazına bağlı kalem şekilli bir tutacağın ucundaki oldukça ince iğnenin varis üzerine bastırılarak enerjinin verilmesi ile uygulanır. Varis boyunca her 4-5 mm.'de bir işlem tekrarlanır. İşleme bağlı ağrı yok veya çok azdır. İşlem sonrası ilk haftalarda uygulama sahasında hafif kabarma ve ardından kabuklanma oluşur. Bu kabuklanma kısa sürede dökülerek kaybolur. Elde edilen sonuçlar oldukça başarılı olup hasta memnuniyeti yüksektir.
4. Variste Lazer tedavisi ve fototerapi yöntemleri ancak sınırlı alanlarda ve durumlarda verimli olabilmektedir. Her iki tedavi yöntemi de ciltte kalıcı renk değişiklikleri yapabilmektedir. Bu ışın ve ısıdan cilt de etkilenmekte ve bu nedenle oluşan renk değişimi kalıcı ve ciddi kozmetik sorunlar ortaya çıkarabilmektedir.
5. Yüzeyel toplardamarın büyük çaplı varislerinin (trunkal varisler) tedavisinde cerrahiye alternatif olarak geliştirilmiş yöntemlerdir. EVLT (Endovenous Laser Treatment, Toplardamar içi lazer tedavisi) lazer sistemi ile uygulanırken VNUS Closure (VNUS Technologies Inc.) sisteminde radyofrekans kullanılır. Her iki yöntem de uygulama amacı ve yöntemi açısından benzerdir. Ayak bileği veya diz seviyesinde varisin içine ince bir iğne ile girilerek cihazın ucu damar içinde kasığa kadar ilerletilir. Ardından damar içine EVLT'de lazer ışını, VNUS'da radyofrekans dalgalar verilerek geri çekilir. Damar içine verilen enerji damar duvarının hasar görmesine yol açarak varisin ortadan kalkmasını sağlar. Cerrahiye alternatif olan bu yöntem yerel anestezi ile uygulanır, cerrahiye göre işlem süresi çok kısadır, bacakta kesi açılmadığı için yara izi oluşmaz, çok büyük çaplı varislerin bile bu yöntemle ameliyatsız tedavisi mümkündür, işlem sonrası hastanede yatış gerekmez, hasta o gün günlük işlerine dönebilir, etkinliği cerrahi ile kıyaslanabilir düzeydedir. Tüm bu avantajlarından ötürü işlem artan sıklıkta uygulanmaktadır. Yöntemin en önemli dezavantajı uygulama maliyetinin oldukça yüksek olmasıdır. En sık karşılaşılan yan etkiler yok olan varis hattında sertlik, ağrı ve renk değişikliğidir. Bu yan etkiler geçici vasıfta olup kısa sürede ortadan kalkmaktadır. Yöntemin nadiren de olsa ciddi yan etkileri olabilir. En önemlisi işlem esnasında derin toplardamarın hasar görmesi ve derin toplardamarda kan pıhtılaşması, bu pıhtının yerinden koparak kalp veya akciğere parça atmasıdır.
6. Cerrahi tedavide ise variköz damarların kısmen ya da tamamen çıkarılması, varis pakelerinin bağlanarak devre dışı bırakılması gibi işlemler özellikle geniş çaplı varislerde başarılı sonuçlar vermektedir.