19.07.2010

Gençlerin yaklaşık %80-90’ı çeşitli derecelerde akne problemi yaşamakta, ayrıca yetişkinlerin bir kısmı da bu dertle baş etmeye çalışmaktadır. Depresyonu da içeren çeşitli klinik durum akneyle alakalıdır. Fakat birçok çalışma akneyle diyetin yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Akneyle ilgili birçok derlemede görüldüğü üzere, süt ve süt ürünleri, yüksek glisemik indeksli gıdalar akne riskini oldukça artırmaktadır, buna karşılık yapılan bazı çalışmalar çikolata ve tuz gibi zararlı görülen diğer besinlerin akneyle pek de alakalı olmadığını göstermektedir.

Aknenin patofizyolojisi

Akne, kıl foliküllerinin iltihaplanması ve engellenmesi, ayrıca yağ bezinin de etkilemesiyle oluşan bir durumdur. Akne iltihaplı veya iltihapsız olabilmekte ve bu kıl foliküllerinin içinde oluşan bakteri kolonileriyle (propionibacterium acnes) birlikte yayılabilmektedir. Bunların dışında da vücuttaki hormon aktivitesi, cilt yağ oluşumu ve kılların bilinçli engellenmesi de etkili olabilmektedir.

Süt ürünleri

Beslenme çeşitli toplumlara ve coğrafyaya göre değişkenlik göstermektedir. Batı tarzı bir diyete baktığımızda akne seviyesinin yükseldiği görülmektedir. Bu diyetin yapısında ise yoğunlukla süt ve süt ürünleri, et ürünleri ve işlenmiş gıdalar bulunmaktadır. 47.000 akne problemi yaşayan genç üzerinde yapılan bir çalışmada günde 3 porsiyondan fazla süt ve grubu tüketen grupta, 1 porsiyon ve daha azı tüketen gruba göre %44 daha az akne görüldüğü gözlenmiştir. Yine aynı çalışmada süt ve ürünlerinin kaymağının tüketilmesi, yani yağ içeriği akne oluşumunu etkilememiştir. Araştırmacıların bu çalışmadan sonraki hipotezleri ise süt ve ürünleri içinde bulunan yağların değil, süt içinde bulunan hormonların akne üzerinde etkili olduğudur. Yapılan bir başka büyük çalışma ise 9-15 yaş arasında 6094 kız ve 4273 erkek arasında yapılmıştır. Kızlar için çeşitli kategoride (tüm, düşük yağlı, kaymağı alınmış ve çikolatalı) sütler hazırlanmış, erkekler için ise tüm ve kaymağı alınmış süt hazırlanmıştır. Kızlarda 1 porsiyon ve azını içen grup; 2 porsiyon ve fazlasını içen gruptan % 20 daha az akne problemi yaşamıştır. Erkeklerde 1 porsiyon ve azını içen grup; 2 porsiyon ve fazlasını içen gruptan %16 daha az akne problemi yaşamıştır. 2005’de yapılan bir diğer çalışmada, yağ dışındaki süt içeriğinin insülin uyarıcı etkisi olduğu gösterilmiştir. İnsülin ise insülin benzeri büyüme faktörü 1’i (IGF-1) uyararak testesteronu artırmakta ve cinsiyet hormonu bağlayan globulin (SHBG) üretimini azaltmaktadır. Bu durum ise akne oluşumunu artırmaktadır.

Yüksek glisemik indeksli besinler

Kırsal kesimde yapılan 2 büyük çalışmada düşük yağ ve düşük glisemik indeksli diyetin akne oluşum sebeplerinde azalma sağladığı gösterilmiştir. Düşük glisemik indeksli besinler insülin duyarlılığını etkileyerek akne riskini azaltmaktadır. Ayrıca düşük glisemik indeksli besinler kilo kaybını sağlayarak, bu sayede insülin duyarlılığını ve SHBG seviyesini artırmaktadır. Artan SHBG seviyesi akne lezyon sayısında düşmeye sebep olmaktadır. SHBG seviyesindeki artış ayrıca serbest androgen seviyesinde de ters orantılı bir düşmeye sebep olarak hormon düzenlenmesini sağlamaktadır. Bu durum da akne oluşumunu tetikleyen sebeplerin azalmasına yardımcı olmaktadır.

Yağ ve yağ asidi alımı

Bu konuyla ilgili yayınlanan geniş ve iyi kontrollü çalışmalar olmamasına rağmen yağ ve yağ asitlerinin akneyi etkilediğine dair yaygın bir düşünce vardır. Fakat dolaylı yoldan da olsa bazı yağ asitleri akne oluşumunda etkili olabilmektedir. Omega-6 (n-6) diye bilinen yağ asidinin pro-inflamatuar özelliği akne ile yakından alakalıdır. Pro-inflamatuar özellik enfeksiyon oluşumunu bir miktar artırarak akne oluşumunu etkilemektedir. Buna karşılık olarak omega-3 (n-3) olarak bilinen yağ asidinin anti-inflamatuar özelliği sayesinde IGF-1 seviyesi ve folikül iltihaplanması azalarak akne riskini azalttığı düşünülmektedir. Tipik batı tarzı diyette omega 3 alımı, omega-6’ya nazaran daha düşük olduğundan akne oluşumunda etkisi olduğu sanılmaktadır. Buna ek olarak doymuş yağdan zengin diyetin artmasıyla IGF-1 artmakta, düşük yağlı ve bol lifli bir diyette ise IGF-1 düşmektedir.

Çikolata

65 katışımcıyla yapılan bir çalışmada, kişilere 4 ay boyunca her gün süt içermeyen, kakao içeren 112 g’ lık çikolatalar tüketilmiştir. Araştırmacılar aynı katılımcılara kakao içermeyen çikolatayı yine aynı şekilde tüketmelerini sağlamıştır. İki grup akne durumuna göre karşılaştırıldığında anlamlı bir fark elde edilmemiştir.

Sonuç

Toplumsal ve bölgesel yapılan çalışmalar gösteriyor ki diyet ve akne arasında bağlantı vardır. Yapılmış geniş ve iyi kontrollü çalışmalar, diyetteki yüksek süt tüketiminin akne yaygınlığını ve riskini artırdığını göstermektedir. Araştırmacılar inek sütünün her çeşidinin akneye benzer etkide bulunduğunu göstermektedir. Süt ve akne yaygınlığı arasındaki ilişki, sütün içinde bulunan steroid hormonunun varlığı veya IGF-1 gibi polipeptit hormonlarının üretimindeki artış olarak düşünülmektedir. Bu durum da akne riskini artırmaktadır. Yapılan son çalışmalar yüksek glisemik indeksli besinlerin akne oluşumunda etkisi olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak düşük glisemik indeksi besinlerin hormon seviyesini etkilediği, insülin duyarlığını ve akneyi önlediği belirtilmektedir. Bütün bu besinlere ek olarak çikolata ve tuz alımının akneyi etkilediğine dair herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır.

)

Benzer Makaleler
Makale Yorumları
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.