Hiç düşündünüz mü?
Bugünümü yaşıyorsunuz?
Pişmanlıklarla dolu geçmişinize mi takılıp kalmışsınız?
Ya da güzel hayallerle dolu bir geleceği düşleyerek mi yaşıyorsunuz?
Geçmişimiz ve geçmişte yaşadıklarımız bizi biz yapan, bize değer ve anlam katan, duygu, düşünce ve yaşantılardır. Her birimizin geçmişinde hatırladığında kendini iyi hissettiği anılar veya hiç hatırlamak bile istemediği kötü yaşantılar vardır. Bazı kötü anılarımız vardır ki onları hatırlamak bile istemeyiz. Bazen de hatırlamakta zorlanırız, çünkü unutmak isteriz onları. Bu anılarımızı sandıklara kapatıp sandıkları da kilitleriz. Oradan hiç çıkmasınlar isteriz. Ama yaşam boyu o sandıkları kendi sırtımızda taşırız. Başka bir deyişle geçmişimizde çözmeden, çözümlemeden bıraktığımız yaşantılar ve olaylar bizim üstümüzde hep bir yük, hep bir ağırlıktır. Geçmişimizde yaşadıklarımızı çözümlemek, sebep-sonuç ilişkilerini tekrar ele almak, geçmişimizle, yaşadıklarımızla, kendimizle barışmak bizi daha rahat, daha hafiflemiş ve daha huzurlu yapacaktır.
Araştırmalar, insanların geçmişine yönelik olumsuz deneyim ve yaşantılarını olumlu yaşantılara oranla daha sık hatırladıklarını ortaya koyuyor. Örneğin genelde başarılar yerine başarısızlıklar hatırlanıyor. Psikologların tanımladığı altı temel evrensel duygu var: öfke, korku, nefret, haz, şaşkınlık ve üzüntü. Farkındaysanız bu evrensel duygulardan sadece bir tanesi olumlu ve diğerlerinin hepsi olumsuzdur. Buda bize geçmişimizle ilgili, yaşadıklarımızla ilgili, kötü olan şeylerden haberdar olmanın, yaşananların farkında olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Unutmayın ki; geçmişi ile hesaplaşmasını tamamlayamayanlar, kendilerine güzel ve mutlu bir gelecek hazırlayamazlar.
Peki, mutluluk nedir? Hiç düşündünüz mü?
Mutluluk; mutlu olmaktan çok memnun ve tatmin olmayı içeriyor. İnsanın derinlik ve iç görü sahibi olmasıyla ilişkili. Anlamlı bir hayat yaşamayı, zamanı, yeteneklerimizi ve potansiyelimizi iyi kullanmayı, kendi seçtiğimiz hedefleri takip etmeyi içeriyor.
Mutluluk acıyı yaşamaktan kaçınmak değil, tam tersine mutlu olabilmek için olumsuz duygularla ve geçmişimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Olumsuz duyguların altında ezilmeden, hayatla daha güçlü mücadele etme yolculuğu belki de mutluluk.
Bugün, şimdi, burada mutlu isek kendimize mutlu bir gelecek hazırlayabiliriz. Bugün, şimdi mutlu olmayanların mutlu bir gelecek hayali kurmaları gerçekçi değildir.
‘’Eğer kilo verirsem...’’, ‘’eğer bir sevgili bulursam...’’, ‘’eğer iş bulursam...’’, ‘’eğer araba alırsam...’’ gibi düşüncelerle mutluluğu çeşitli koşullara endekslemek bize hiçbir zaman mutluluk getirmeyecektir. Mutluluk getirecek bu koşullara ulaşmak çoğu zaman mümkün olmadığı gibi, bu koşullara ulaşsak bile vereceği hazlar kısa süreli olup, eski ruh halimize dönmemiz kaçınılmazdır. Örneğin, ilk zamanlarda bize çok zevk veren yeni bir araba, ev ya da sevgili zamanla cazibelerini kaybederler.
Esas olan kişinin özgün yetenek ve potansiyellerini kullanarak ve kendini geliştirerek mutluluğu ve mükemmelliği aramasıdır. Bu arayış mutluluğu zevk ve huzurun ötesine taşıyan, kişisel gelişimi de kapsayan bir anlayış. Bu mutluluk arayışı ve anlayışı, hedonistik bir mutluluktan çok daha doyurucu ve anlamlıdır.
Kişilik özelliklerimiz ve hayata bakış açımız mutluluğumuzu etkileyen en önemli faktörler. Herkesin sandığı gibi mutluluk yaş, cinsiyet, etnik köken, gelir düzeyi ile çok ilgili degildir. Bunlardan çok kişilik özelliklerimiz ve onun sebep olduğu hayata bakış açımız önemli bir faktördür mutluluk arayışında. Nevrotik (asabi, gergin, hassas) bir insanla, dışa dönük, sosyal, kendi ile barışık bir insanın olaylara vereceği tepkileri ya da hayatı algılayışlarını karşılaştıracak olursak: nevrotik kişiliktekiler daha hızlı olumsuz tepki vererek durumlarla ve hayatla baş etmekte zorlanırlar.
Diğer insanlarda sürekli şikâyet eden ve endişelenen bir tarzı olan bu kişilerden uzaklaşma eğilimi gösterir. Diğer yandan diğer kişilik yapısındaki insan hayatla ve olaylarla daha güçlü başa çıkma mekanizmalarına sahiptir. Sakin, huzurlu ve sosyal ilişkileri kuvvetlidir. İnsanlarla yakın ilişkiler kurması ve mutlu olması daha kolay ve olasıdır.
Şimdi kendimize sormamız gereken esas soru şu; bugün, şimdi mutlu muyum?
Eğer ki bu soruya içtenlikle EVET cevabını veremiyorsanız, kendiniz için bir şeyler yapın.
İsmail Sönmez
Psikolojik Danışman
Alsancak-İzmir