Rinoplasti olurken nefes almayı unutmayın !!!!

Son yıllarda toplumsal estetik kaygıların ön plana çıkması ile tüm dünyada yapılan estetik cerrahilerin sıklığında önemli bir artış olmaktadır. Ülkemizde de genç nüfusun yoğunluğu ve kentsel yaşam kriterlerinin yayılması bu tarz cerrahilerin sayısında ciddi bir artışa neden olmuştur. Bu açıdan özellikle rinoplasti, estetik cerrahi alanında en sık uygulanan ameliyatlardan biri haline gelmiştir.

Burnun iskeletini kemik ve kıkırdak dokular oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra burun boşluğunun yan duvarlarında burun etleri (konkalar) yer almaktadır. Bu yapılar solunum sırasında alınan havanın nemlendirilmesi ve ısısının ayarlanmasında önemli rol oynamaktadır. Tüm bu yapılar zengin bir kanlanma sistemi ile beslenmektedir.

Burun, birçok fonksiyonu tek başına üstlenen mucizevi organlarımızdan biridir. Başlıca görevleri: solunum organı olması, koku alma, solunan havanın nemlendirilmesi ve ısısının ayarlanmasıdır. Ayrıca yüzümüzdeki konumu itibariyle estetik açıdan dikkat çekici olmaktadır.

Burun tıkanıklığı, toplumda sıklıkla rastlanan bir şikayettir. Özellikle burun ve sinüs enfeksiyonları ile gelişen bu problemin sürekli olarak bulunması halinde bir kulak burun boğaz hekimine başvurulması gerekmektedir. Bu hastaların burun içinin dikkatli ve ayrıntılı muayenesi oldukça önemlidir.

Günümüzde kulak burun boğaz muayenesinin olmazsa olmazı haline gelen “endoskopik burun muayenesi”, burun içi veya sinüs boşlukları kaynaklı rahatsızlıkların saptanmasında ciddi katkılar sağlamaktadır. Fiberoptik bir sistem olan endoskop ile burnun ön kısmının yanı sıra arka bölümü ve geniz de ayrıntılı olarak değerlendirilebilmektedir. Hastada ağrı yaratmadan ve kolaylıkla uygulanabilen bu yöntem ile tıkanıklığa neden olabilen burun içindeki eğrilikler (septum deviasyonu), burun etlerindeki büyümeler (konka hipertrofisi), geniz eti (adenoid vejetasyonu) ve sinüs hastalıkları saptanabilmekte ve bunlara yönelik uygun tedavi ve cerrahi yöntemler planlanabilmektedir.

Evet. Günümüzde burun şekli veya görünüşünden şikayetçi olan kişilerin bu sorunları estetik burun cerrahisi (rinoplasti) ile çözüm bulabilmektedir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta, bu hastaların önemli bir kısmında eşlik eden burun tıkanıklığı şikayetinin bulunmasıdır. Özellikle bu tarz sorunu olan hastalarda yukarıda bahsettiğimiz hastalıkların atlanmaması ve uygun müdahalenin planlanabilmesi için burun içinin bir kulak burun boğaz hekimi tarafından muayene edilmesi oldukça önemlidir. Böyle bir sorun dikkate alınmaz ve/veya uygun tedavisi uygulanmaz ise, estetik olarak başarılı bir burun yaratılsa bile fonksiyonel sorunlar devam eder. Öyle ki, bu hastalarda sık tekrarlayan sinüzit, bademcik enfeksiyonu ve farenjit gibi hastalıklar gelişebilir.

Bunların yanı sıra sadece burun tıkanıklığı şikayeti ile başvuran bazı hastalara da burun cerrahisi (septoplasti) ile birlikte rinoplasti uygulanması gerekebilir. Özellikle burnuna travma almış veya ileri derecede eğriliği bulunan hastalar bu gruba girmektedir. Bu hastalarda septumdaki eğriliğin boyutu ve burnun en dar bölümü olan valv bölgesindeki darlık nedeniyle başarılı bir solunum sağlayabilmek için septoplasti ve rinoplasti birlikte uygulanmalıdır.

Yüzyıllardır gelişen ve değişen güzellik kavramıyla birlikte estetik açıdan ideal bir burnun nasıl olması gerektiği üzerine de birçok tartışma yaşanmıştır. Günümüzde estetik açıdan başarılı bir burun ameliyatında amaç, ameliyat olduğu belli olmayan ancak yüzüyle uyumlu ve iyi görünümlü bir burun yaratmaktır. Tabi, bunların yanı sıra solunum ve koku alma gibi önemli fonksiyonların korunmuş olmasına da dikkat etmek gerekmektedir.

Burun estetik cerrahisinde tam bir başarı gerek estetik kaygıların, gerekse fonksiyonel sorunların ortadan kaldırıldığı bir cerrahi ile elde edilebilir.

Bu ameliyat çoğunlukla genel anestezi altında uygulanmaktadır. Temel olarak burundaki probleme göre açık ve kapalı teknik olmak üzere iki farklı teknik uygulanır. Burun sırtında şekil bozukluğu yaratan yapılar çıkarılır veya düzeltilir. Bunun yanı sıra burnun görünümünde önemli bir yeri olan burun uç bölgesine de çeşitli tekniklerle müdahale edilir.

Ameliyattan sonra yatak istirahati gerekmemektedir. Ancak kişinin özellikle ilk hafta ev ortamında olması uygundur. Bu dönemde özellikle başın yüksekte tutularak yatılması iyileşme sürecinin hızlandırılmasına oldukça yardımcı olur.

Ameliyattan sonra burnun üzerine özel bir koruyucu yerleştirilerek burnun şişliğinin azaltılması ve çarpmalara karşı korunması sağlanır. Bu koruyucu 1 hafta sonra alınır ve yerine bandaj yapılır. Tüm bu süre boyunca burna olabilecek her türlü çarpmadan kaçınılması gerekmektedir. Ayrıca hastalarımıza 2 ay boyunca güneşe direkt maruz kalmamalarını ve gözlük takmamalarını önermekteyiz.