Yasal olarak çocuğun ilkokula başlama yaşı “yedi” dir. Fakat bazı durumlarda ailelerin gözlemi yada hazırlık sınıfındaki eğitimcilerin uyarısı ile çocukların okula hazır olmadıkları fark edilebilir. Edinilmesi gereken becerilerde bir eksiklik gözlemlenmiş olabilir.
Çocuğun okula hazır olması demek bir çok psikolojik ve fiziksel unsurun bir arada oluşuyla ilgilidir. Duygusal, bedensel, fiziksel, sosyal, psikolojik olgunluk gerektirir. Genellikle hazırlık sınıfına giden öğrencilerin bir dahaki yıl okula gidip gidemeyeceği kurumun psikoloğu tarafından tespit edilir, aileye bilgi verilir. Kronolojik yaşı okula gitmeye hazır, fakat gelişimsel olarak yeterli seviyeye ulaşmamış çocuklar okula başladıklarında problemlerle karşılaşabilirler. Örneğin ince motor becerileri gelişmemiş bir çocuk kalem tutmakta zorlanacak, dolayısıyla diğer arkadaşlarına yetişemeyecek, sınıfta yapılan faaliyetlere uyum sağlayamayacak, ödevlerini bitirmede gecikebilecek, dolayısıyla okula sağlıklı bir adaptasyon süreci geliştiremeyerek sınıf düzeyinden geride kalacaktır. Bu örnek okul olgunluğunu gerektiren en basit örneklerden biridir. Motor gelişimle ilgildir. Kurallara uyma davranışı, arkadaşlarıyla uyumu, zaman kavramını biliyor oluşu gibi gelişimsel özelliklerin tamamlanmış olması gerekir. Bu tür olumsuzlukların yaşanmaması ve çocuğun okulda mutsuz olamaması için gerekli olan bazı kriterler vardır.
Bunun anlaşılabilmesi için çocuğun gelişimsel özelliklerini test eden, okul olgunluğunu, dil becerisini değerlendiren, zeka düzeyini tespit eden bazı testler uygulanır. Gerekirse aileye ve çocuğa evde uygulama yaptırılır. Bu değerlendirmeler sonucunda bilimsel olarak kabul edilen ölçütleri yerine getirebilen çocukların okulda zorlanmayacakları kabul edilir. Gelişimsel düzeyleri yeterli seviyede olmayanlar ise psikoterapötik seanslarla, ev ödevleriyle desteklenerek beklenen seviyeye ulaştırılabilecektir.
Tabi ki çocuğun bu özelliklerini en çok destekleyen ortamlar kreşler ve anaokullarıdır. Eğitim programları çerçevesinde çocuğun edinmesi gereken özellikleri değişik türden faaliyetlerle desteklerler. Özbakım becerilerinde kendi kendine tuvalete girebilmek, ayakkabılarını kendisi giyebilmesi, sosyal becerilerle ilgili olarak arkadaşlarıyla (yani diğerleriyle) aynı ortamı paylaşırken nelere dikkat etmeleri gerektiğini öğrenebilmeleri gibi.
Fakat unutulmamalıdır ki her çocuğun bir görevi gerçekleştirecek seviyeye ulaşması için fiziksel olgunluk gerekmektedir. Bu potansiyel her çocuk için aynı dönemde gerçekleşmez. Örneğin bir çocuk bir buçuk yaşında konuşabilir. Bu onu diğerlerinden üstün kılmaz, çünkü bu çocuk da başka becerileri edinmede geç kalabilir. Yada desteklenmemiş olabilir. Mesela yemeğini kendi kendine yiyebilmek gibi. Burada önemli olan ve kabul edilmesi gereken en önemli nokta her canlının büyümeye ve gelişmeye doğru yol katettiğidir. Fakat her insanda olduğu gibi bazı becerilerimiz bazılarına üstün gelmektedir. Birkaç konuda diğerlerinden daha iyiyizdir. Bize düşen eksiklikleri tespit edip, o dönemde kazanılması gereken yeteneği çocuğa öğretip, bu özelliğini pratik etmesi için olanaklar sunmamızdır. Geç kalınmış bir beceri uzun zaman sonra öğretilmeye çalışıldığında hem çocuk hem aile bu becerinin edinilmesi sırasında zorlanabilir. Arada çatışmalar çıkmaya başlayabilir. Bu durum hem kendisini yetersiz hissetmeye başlayan çocuk, hem de sürekli çocuğuna eksikliği telafi ettirmeye çalışan aile için örseleyici olmaktadır.
Çocuğunuzun gelişimsel alandaki yeterliliğini ve okula başlamak için uygun özelliklere sahip olup olmadığını değerlendirmek için yardım almada gecikmemeniz dileğiyle. Sağlıkla kalın.