Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

Amalgam Dolgular ve Vücuda Verdikleri Zarar Oranları

Amalgam Dolgular ve Vücuda Verdikleri Zarar Oranları
29.12.2008
25768 Görüntülenme
0 Yorum

Dişhekimliği Öğrencileri, Dişhekimleri ve Yardımcı Personelin Kan Cıva Seviyelerinin

Araştırılması.

Özet:

Bileşiminde cıva bulunan amalgam dolguların dişhekimliğinde yaygın kullanımı, dişhekimi ve yardımcı personeli cıva zehirlenmesi riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu araştırmanın amacı, kamu kurumlarında veya serbest çalışan dişhekimlerinin ve yardımcı personelin kan cıva seviyelerini belirleyerek kronik cıva zehirlenmesi açısından değerlendirmektir. Bu amaçla 211 dental personel ve 58 kişilik bir kontrol grubu oluşturularak toplam 269 bireyden alınan kan örneklerinin cıva analizleri soğuk buhar Atomik Absorbsiyon Spektrometri yöntemiyle yapıldı. Katılımcılara, amalgam yapımı ve cıva hijyeni konusundaki tutumlarını belirlemeye yönelik 18 soruluk bir anket uygulandı. Analiz sonuçları istatistiksel olarak değerlendirildi. Dental personelin kan-cıva seviyesi, kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek olarak belirlendi, fakat çalışma yılı, amalgam yapım ve söküm sayısı, amalgam hazırlama koşulları, vitamin, balık, alkol tüketimi gibi faktörlerin etkisi istatistiksel olarak anlamlılık göstermedi. Anahtar kelimeler: Cıva, amalgam, toksikasyon.

II. Amaç ve Kapsam

Cıva zehirlenmesi aslında endüstriyel olarak karşımıza çıkmaktaysa da günümüzde diş hekimleri ve yardımcı personelde cıva zehirlenmesi riski altındadır.

Cıva zehirlenmesinin semptomları:

Tremor, konuşma düzensizlikleri, el yazısında değişiklikler (irregüler, titreyen harfler), anksiyete, kararsızlık, konsantrasyon bozukluğu, irritabilite ve bunlara bağlı kişilik değişikliği, uykusuzluk, halsizlik, sürekli baş ağrıları, ilerleyen dönemlerde halusinasyonlar, hafıza kaybı ve

genel vasomotor rahatsızlıklardır (3). Bilindiği gibi cıva oda sıcaklığında sıvı olan ve kolayca buharlaşabilen bir metaldir. Buhar şeklinde rahatlıkla hava pasajlarından geçerek mukozalara girmek suretiyle kana geçebilmekte ve hızla organizmanın tüm doku ve organlarında dağılıma

uğramaktadır. Cıva gümüş parlaklığında,sıvı bir metaldir. Oda sıcaklığında bile uçucudur. Kokusuz ve tatsız olan cıva buharı çok zehirlidir. Cıva bir çok metal için iyi bir çözücüdür. Elemental cıva başlıca solunum yolu ile absorbe olur. Cıva buharları monoatomik yapıda(Hg)

olduğu ve lipidde çözündüğü için organizmada depolanabilir. Elemental cıva gastrointestinal sistem ve mukoz membranlardan kolayca absorbe olur. Deri yoluyla,çözünen ve çözünmeyen cıva tuzlarının absorbsiyon hızları aynıdır(1,4). İnsanlar cıvayı; yiyeceklerden çevresel ve

endüstriyel maruz kalmalardan ve amalgam restorasyonlardan alırlar (9).Cıva primer olarak balıkta ve diğer deniz ürünlerinde metil cıva iyonu CH3Hg++ şeklinde bulunur. Amalgam restorasyonlarında solunan havada cıva elemental cıva (Hg0) şeklindedir ve akciğerlerden

absorbe olarak kana karışır. Kanda Hg0 şeklindeki cıva kan-beyin bariyerini geçebilmektedir.

Hücresel absorbsiyon sonrası Hg0 merkürik iyonlara okside olur (Hg++) ve bu iyonlar vücutta cıva bileşikleri meydana getirirler. Bu absorbe edilen cıva oksidasyon işlemleri ile idrarla dışarı atılır (9). Besinlerle günde 20µg cıva alındığı tahmin edilmektedir(4). Isaacsson ve arkadaşlarına

göre ise bu oran 5µg/gün şeklindedir (8). Cıvanın dağılımı kimyasal şekline,bir dereceye kadar da giriş yoluna bağlıdır. Elemental cıva hızlı olarak Hg+2 ‘ye ,organik cıva bileşikleri de bir miktar Hg+2 ye oksitlenir.

İnorganik cıva beyin karaciğer ve böbreklerde depolanır. En çok böbreklere affinite gösteren cıva bileşikleri başlıca bu organda toplanırlar. Glomerüler etkiler yüksek molekül ağırlıklı proteinlerin prevelansındaki artış sonucunda proteinüriye bağlı olarak gelişen nefrotik sendroma kadar gidebilir. Primer olarak idrarla dışarı atılır, az bir kısmı ise safra ve salgı sistemleriyle atılır ki bu maruz kalınmadan aylar sonra da devam edebilir(15). Amalgam dolgulardan açığa çıkan cıva elemental cıva buharıdır ve solunduğunda %80’i absorbe olur. Çiğnendiği takdirde gastrointestinal sistemden de kolayca absorbe olur. Diğer olası absorbsiyon yolları ise oral mukoza ve pulpal dokudur (8). Cıvanın 100-200 ngHg/ml deki zararlı kan seviyesi gastroenterik, renal ve respiratuar semptomlara yol açar. Cıvaya maruz kalmayan

bireylere nazaran diş hekimlerinde bu değer yüksek olarak bulunmuştur (15). Amalgam sökümü işlemleri sırasında cıva buharı kuru sökümde ıslak söküme nazaran daha yüksek seviyelerde bulunmuştur (1). Her ne kadar bu değer zararlı etkilerle ilişkili değilse de; sinirlilik, hafıza kaybı,

uykusuzluk ve depresyon şeklinde nörolojik semptomlara yol açmaktadır (1,3,15). Araştırmalar kan-beyin bariyerini kolaylıkla geçebildiğini; beyin ve kas dokularında kıyaslanabilen konsantrasyonlarda bulunduğunu göstermiştir. Pek çok araştırmada kalp dokularına da cıvanın geçtiğini, vasküler ve kalp hastalıklarına neden olduğunu göstermiştir ayrıca hamilelikte de plasenta yoluyla embriyoya geçebilmektedir. Embriyonun kan cıva konsantrasyonunun annenin kan cıva konsantrasyonundan 30 misli fazla olabileceği araştırmalarla kanıtlanmıştır (11). Bizim amacımız diş hekimliği kliniklerinde çalışan diş hekimleri ve öğrencilerinin ve yardımcı personelin kan-cıva seviyelerini belirleyerek kronik cıva zehirlenmesi açısından değerlendirmektir.

III. Materyal ve Yöntem

Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Konservatif Diş Tedavisi Anabilim Dalı ve Pedodonti Anabilim Dalı’nda staj yapan son sınıf öğrencileri, öğretim üye ve yardımcıları, yardımcı klinik personeli, serbest diş hekimleri ve hastane ve polikliniklerde çalışan diş hekimlerinden araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul edenler, meslekte çalışma sürelerine göre ve birim zamanda amalgam sökme ve amalgam dolgu yapma sıklıklarına göre sınıflandırılmak suretiyle kan örnekleri alınarak soğuk buhar atomik absorbsiyon spektrometresiyle incelenmiş ve cıvaya mesleki olarak maruz kalınma ile kan-cıva seviyeleri arasındaki ilişki belirlenmiştir. Kontrol grubu ise ağzında amalgam dolgu olan ve olmayan gönüllü klinik hastaları ve henüz amalgam dolgu yapmayan 1. ve 2. sınıf öğrencilerinden oluşturulmuştur. Katılımcılara kullanılan amalgamın tipi, kendi ağzında bulunan amalgam sayısı, günlük ortalama amalgam yapımı ve sökümü sayısı, haftalık deniz ürünleri tüketimi, vitamin kullanımı, haftada kaç gün ve saat çalıştığı yönünde soruları içeren bir anamnez formunu da cevaplandırmaları istenmiştir. Bu amaçla 211 dental personel ve 58 kişilik bir kontrol grubu oluşturularak toplam 269 bireyden alınan kan örneklerinin cıva analizleri soğuk buhar Atomik Absorbsiyon Spektrometri yöntemiyle yapıldı. Katılımcılara, amalgam yapımı ve cıva hijyeni

konusundaki tutumlarını belirlemeye yönelik 18 soruluk bir anket uygulandı. Analiz sonuçları istatistiksel olarak değerlendirildi.

IV. Analiz ve Bulgular

Mesleki olarak cıvaya maruz kalmayan normal popülasyonda kan cıva seviyesinin normal değerleri 0-5 ng Hg/ml. olarak kabul edilir. Araştırmamızda dental personelin kan cıva seviyesi ortalaması 5.73 ng Hg/ml., kontrol grubununki ise 4.15 ng Hg/ml. olarak bulunmuştur. Bu fark, istatistiksel olarak anlamlıdır (p<1.01). Dişhekimlerinin % 33.1’ inin kan cıva düzeyi 5 ng Hg/ml.’den, % 14.7’ sinin ki ise 10 ng/ Hg/ml.’ den fazla bulunmuştur. Yaş, cinsiyet, çalışılan kurum, amalgam yapım ve söküm sayısı, amalgam hazırlama şekli, ağızdaki amalgam sayısı,

vitamin, balık, alkol alımı gibi faktörlerin etkisi istatistiksel olarak anlamlılık göstermemiştir.

V. Sonuç ve Öneriler

Araştırmamızın sonucu, dişhekimliği pratiğinde genel olarak cıvaya maruz kalındığını, fakat cıva

kontaminasyonunu yok etmeye yönelik önlemlere dikkat edilirse, bunun düşük seviyede

kalacağını göstermektedir. Dişhekimleri, amalgam çalışmaları esnasında cıva ve amalgam hijyen

kurallarına sıkıca uymalıdır.

T.C.

ANKARA.ÜNİVERSİTESİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ

KESİN RAPORU

DİŞHEKİMLİĞİ ÖĞRENCİLERİ, DİŞHEKİMLERİ VE YARDIMCI PERSONELİN

KAN CIVA SEVİYELERİNİN ARAŞTIRILMASI

Proje Yürütücüsü: Prof. Dr. Candan S. PAKSOY

Proje Numarası: 99-02-00-001

Başlama Tarihi: 06.09.1999

Bitiş Tarihi: 06.03.2001

Rapor Tarihi: 01.12.2003

Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri

Ankara - 2003

Yorumlar
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.
Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>