ERGENLİK DÖNEMİNDE İLETİŞİM STRATEJİLERİ
Ergenlik dönemi erkeklerde 13, kızlarda 11 ila 20’li yaşlar arasındaki dönemdir. Ergenler ne çocuk ne yetişkindir. Bu iki ana dönem arasında kalan kimi zaman durgun kimi zaman sancılı süreçtir. Bu dönemin amacı çeşitli sosyal ve bilişsel görevlerin yerine getirilmesi ve bazı yeteneklerin kazanılmasıdır. Bu görevlerin en önemlisi ergenin kendi kimliğini kazanması, bir birey olduğunu kanıtlamasıdır. Kimlik oluşumu sırasında olumlu ( kurallara uymak, okulda başarılı olmak, sanatsal faaliyetlere yönelmek, spor aktivitelerinde bulunmak…) veya olumsuz ( madde kullanımı, kurallara uymamak, suça yönelmek, okulda başarısızlık…) girişimlerde bulunurlar. Bu konularda değerlendirme yaparken ergenlik göz önüne alınmalıdır. Ergen; çocuk değildir ama çocukça davranır, yetişkin değildir ama yetişkinliğe öykünür. Bu gelgiti bol dönemde ergen kendini ispat etmek, yetişkinliğini onaylatmak adına suç içeren davranışlara yönelebilir. Suç, öğrenilebilen bir davranıştır. Öğrenilebilen her davranış, aksini de içerir ve yeniden düzenlenebilir. Suç işlemeden sorun çözmek, ergene öğretilebilir. Bazı ailelerde de evde sorunlar şiddetle sonuçlanıyor ise ergen sorun çözme yöntemi olarak şiddetten başkasını bilmiyordur. Bildiği tek yöntemi kullanmaktan başka çaresi ve seçeneği yoktur.
ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
- Arkadaşlarına çok önem verirler: Arkadaşlarını sevmediğinizi belli etmeyin. Yaşantılarına dâhil olmaya çalışın. Böylece yakından takip etme şansı yakalarsınız. Arkadaşlarını eve davet edin, tanışmak için fırsatlar yaratın, ısrarcı görünmeyin.
- Anne-babası ile kavga eder: Ergen, diğer bir deyişle delikanlıdır. Atalarımız der ki ; “Deliyle deli olunmaz”. Bu söz çok doğrudur. O sinirliyken siz de sinirli olursanız iletişim kopar. İsteklerinizi, beklentilerinizi o sakinken iletin. Sinirliyken üstüne gitmek sizi olumlu sonuca asla götürmeyecektir.
- Çelişkileri vardır: Henüz kafasında hiçbir konu tam olarak oturmamıştır. Yaklaşık 20’li yaşların ortasına kadar da fikirleri sürekli değişim gösterecektir. Bugün ateşli bir biçimde savunduğunu yarın kötü bir fikir olarak değerlendirir. Bu nedenle ortaya attığı her fikri ciddiye alıp tartışmanıza gerek yok. Bir süre sonra kendiliğinden fikri değişecek, ilgisi başka yöne kayacaktır.
- Sabırsızdır: Ergene göre o dünyanın merkezidir. Her söylediği hemen yapılmalı ve asla bekletilmemelidir. Henüz olgun ve sabırlı olması için çok zamana ihtiyacı vardır. Siz sabırlı olarak ona örnek olun.
- Özgürlüklerine son derece düşkündürler: Belli etmeden kontrol edin. Çok serbestlik de çok sıkmak da kötü sonuçlar doğurur. Ona kontrol edildiği ve halen çocuk olduğu hissini yaşatmadan dengeli bir biçimde yaklaşmalısınız.
- Kendisine hiç zarar gelmeyecek sanır: Ergenler henüz yeterince deneyim sahibi olmadıklarından ve içinde bulundukları dönemin bilişsel yanıltması sebebiyle kendilerini yenilmez, ölümsüz, çok güçlü, çok akıllı sanırlar. Başlarına asla bir şey gelmeyeceğini düşündüklerinden olaylara, sonucunu düşünmeden atlarlar. Tehlikeli durumlara girmek, arkadaşları arasında prim toplayacağından çekici gelir. Yaşadıklarını da abartarak anlatma eğilimindedirler. Her anlattığını gerçek sanıp heyecanlanmayın. Yine ona fazla belli etmeden, nasihat vermeden, belki geçmişinizden veya duyduklarınızdan örnekler vererek yönlendirmeler yapabilirsiniz.
- Sınır koymayı bilmez: Henüz böyle bir yeteneği yoktur ve sınırları gereksiz bulur. Bu konuda örnek olmalısınız.
- Sorumlulukları başkalarına yükler: Sorumluluk almaktan kaçar, gereksiz bulur. Hayatında zaten yeterince sorumluluk ( okul, ev ödevi, oda toplama…) vardır ve yenilerine ihtiyaç yoktur. Kesinlikle ona verilen sorumlulukları üstlenmeyin, onun yerine yapmayın. İleride sorumsuz bir yetişkin olmasına katkıda bulunmuş olursunuz. Fiziksel yeterliliğine ve becerilerine uygun sorumluluklar verin ve yüreklendirin.
- Şiddete ve suça eğilim gösterebilir: Yaşadıklarını anlatmasından vazgeçmesini istemiyorsanız açıkça eleştirmekten kaçının, anlattıkları şiddet içeriyorsa bile. Yine de tepkisiz de kalmamalısınız. Tepkisizliğiniz ergende, davranışında bir yanlışlık olmadığı algısına sebep olabilir. Anlattığı olayı, karşı tarafın bakış açısından aktarabilir ve sonuçlarını ortaya dökebilirsiniz. Yapılanın hoş olmadığı konusunda kafasında bir soru işareti oluşturduğunuzda gerisini ergenin kararsız ve çelişkili beyni halledecektir. Hoşlanmadığınız durumları da dürüstlükle belirtin. Her konuda olumlu ebeveyn olacağım derken kendi fikirlerinizi kaybetmemelisiniz. Fikir ve davranış konusunda dürüstlük sergilerseniz çocuğunuz da sizi örnek alacaktır.
Öncelikle kabul edilmesi gereken bir gerçeği belirtelim: Suça yönelen çocuklar farklıdır, farklı yöntemler gereklidir. Defalarca denediğiniz ve sonuç alamadığınız ( bağırma, şiddet uygulama, cezalandırma, ödüllendirme, tecrit etme vs. ) yöntemleri işe yaramıyorsa ısrarla bunları kullanmaya devam etmek zaman kaybıdır. Çocuğunuzu analiz etmeli ve ona uygun özgün yöntemler geliştirmelisiniz. Her birey kendine özgüdür.
Ebeveynleri, ergene davranışları konusunda duygular yönlendirir. Size yaşattığı hayal kırıklığı, öfke, utanç gibi duygular, ona tepki verirken tepkilerinizin objektifliğini etkiler. Tepki vermeden önce olayın dışına çıkıp öyle değerlendirmelisiniz. Çocuğunuzu değiştirmek istiyorsanız işe kendinizden başlamanız gerekecek. Ergen sağlıklı düşünce sürecini yaşayamıyorsa ilk adımı siz atmalısınız.
Tepki verirken şiddet içeren yöntemler kullanırsanız, çocuğunuza şiddeti öğretmiş olursunuz. Araştırmalara göre çocuklukta şiddet gören erkeklerin ileride eş ve çocuklarına şiddet uygulama oranı % 70 civarındadır. Kız çocuklarında ise, çocuklarına terbiye verme yöntemi olarak yüksek oranda yine şiddet kullanılmaktadır. Görüyoruz ki şiddet şiddeti doğuruyor. Küçük yaşlardan beri şiddetle tanışıp büyüyen çocuk için şiddet normal bir şeymiş gibi algılanır. Bu algılama da uygulamayı kolaylaştırır.
İyi bir dinleyici olmalısınız. Çünkü tepki vermek için önce durumu anlamak gerekir. Anlamak için de etkili dinleme gereklidir. Bunun için göz kontağı kurmalısınız. Önce tepki vermeden sözünün sonuna kadar dinleyin. Kendi cümlelerinizle doğru anlayıp anlamadığınızı kontrol edin. Daha sonra hissettiği duyguları tanımlayın ve doğruluğunu anlayın. Hemen öfkenize kapılmayın. Eğer o anda öfkenizi kontrol edemiyorsanız konuşmayı erteleyin. Bunun için bir tarih ve saat belirleyin ki erteleme havada kalmasın. Ergenler zaman zaman büyüdüklerini ispat için ve kazanma duygusunu yaşamak için sizinle bilerek tartışmaya girerler. Sizi de tartışmaya dâhil etmek için tahrik ederler. Bu tahriklere kapılmayın.
Çocuğunuzla konuşurken suçlama içeren cümleler kurmayın. Özellikle genelleyen suçlamalardan kaçının. Sadece davranışını hedef alan cümleler sarf edin. “ Sen zaten yalancısın, sorumsuzsun, başarısızsın, saldırgansın…” gibi kişiliğine saldırı ve genelleme içeren cümleler çocukta aşağılanma duygusuna sebep olur. Bu aşağılanma duygusu öfkeye, içe dönmeye, saldırganlığa yol açar. “……. davranışın bana kendimi …….. hissettirdi” cinsinden davranış odaklı ve ben dili ile kurulmuş cümle kalıpları kullanmalısınız. Örneğin; eve geç kalan çocuğa “sen zaten sorumsuzsun, kurallara uymuyorsun, baş belasısın …” gibi bir yaklaşım ergenin öfkelenmesine, empati kuramamasına ve iletişimi koparmasına sebep olurken, “eve geç kalman beni endişelendirdi. Başına kötü bir şey geldiğini sanıp korktum” şeklindeki yaklaşım karşı tarafı suçlama içermez ve empatiye yöneltir. Ergen hissettiklerinizi duyduğunda o an için tepkisiz kalsa da daha sonra geciktiğinde suçlanmayacağından emin olduğu için haber verecektir.
Ergenlerin sadece olumsuz davranışlarından bahsetmek haksızlık olur. Elbette ki her insan gibi ergenlerin de hataları olacaktır. Buna keza olumlu davranışlarını da görmezden gelmemek gerekir. Olumlu bir davranışını övmek davranışı pekiştirir. Onu överken bir yetişkini över gibi konuşmalısınız. Ergenler, bebek muamelesi görmekten nefret ederler. Büyüdüklerinin fark edilmesini isterler. Övgüleri abartıp gerçekdışı hale sokmamak da önemlidir. Bu şekilde ciddiyetini yitirir. Zaman zaman da maddi ödüller işe yarar. Gitmek istediği bir yere göndermek veya yapmak istediği bir aktiviteye izin vermek de oldukça etkin yöntemlerdendir. Ödül veya ceza uygularken dikkat edilecek noktalardan biri de sebebin açıklanmasıdır. Ergenin sebep-sonuç ilişkisi kurma yeteneğini geliştirmesi için bu gereklidir.
Ergene sorumluluk verirken bunun hep beraber verilen bir karar olmasına özen gösterin. Anne-babanın ergene sormadan onun sorumlulukları ile ilgili karar vermesi çocuğun bu sorumluluğu reddetmesi ile sonuçlanabilir. Sorumluluğu içselleştiremeyeceği için yapsa bile zamanında yapmaz, doğru yapmaz, erteler, unutur, şikâyet eder ve zorlanmış hisseder. Anne-baba-çocuk üçlüsünün birlikte konuşarak vereceği karar ergen için karar mekanizmasına dâhil olmak demektir. Verilen kararda kendini emir alan gibi hissetmez. İsteklerini iletebilir ve sorumluluğun düzenlemesi yapılırken kendine göre fikrini aktarır. Söz konusu olan sorumluluğun; zamanı, süresi, şekli, ebeveynlerin bu sorumluluktan beklentisi, yerine getirilmediğinde uygulanacak yaptırım, yerine getirildiğinde elde edilecek kazanım veya ödüller açıklanmalıdır. Ergenin kafasında sorumluluğu mantık kazanmalı, gerekliliğini algılamalı, sebebini kabul etmeli ve sonuçlarını göze almalıdır.
Psikolog & Hipnoterapist
Ceren AKBOYAR