Web sitemizde kullanıcı deneyimini artıran Çerezler (Cookie) kullanılmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmektesiniz.
X

Erken Çocukluk Eğitiminin Önemi ve Türkiye’de Okulöncesi Eğitim

Erken Çocukluk Eğitiminin Önemi ve Türkiye’de Okulöncesi Eğitim
12.02.2009
24551 Görüntülenme
0 Yorum

Erken Çocukluk Eğitiminin Önemi ve Türkiye’de Okulöncesi Eğitim

“Erken çocukluk dönemi” çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oturmasında, sağlıklı bir birey olarak yetişmesinde temel yapı taşlarının atıldığı kritik bir dönemdir. Çocuk yedi yaşında okula başladığında gelişiminin büyük bir kısmı tamamlamış oluyor ve eğitim için çok geç.”

Eğitim, doğumla başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir. Hayat boyu sürecek öğrenmenin temelleri ise ilk altı yaşta, yani erken çocukluk döneminde atılır. Bu dönemde çocuklara iyi eğitim verilmesi ve olumlu çevre şartları sunulması çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimini desteklemede çok önemli rol oynar.

Erken çocukluk eğitimi ilk olarak aile de başlar. Aileden sonra, okul öncesi eğitim kurumları çocuğu toplumsal yaşama hazırlamada aileyi desteklemektedir. Okul öncesi eğitim kurumları, çalışan anne babaya destek olup çocuk bakıcılığı görevinin üstlendiği bir yer değil; çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve bilimsel gelişimlerini en sağlıklı şekilde geçirmesini, onları gelecek eğitim basamaklarına hazırlamayı, kendini ifade eden, yaratıcı yönlerini ve becerilerini ortaya koyan sosyal bir birey olarak yetişmesini ve aileyi okul öncesi eğitimi konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan eğitim kurumlarıdır.

UNICEF, okulöncesi eğitim kurumlarını “yaşama en iyi başlangıç” yeri olarak görüyor ve çocuklar için yaşamsal önemde olan bu dönemeçte, onlara eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor.

Türkiyede okulöncesi eğitime baktığımızda eğitim düzeyi, az gelişmiş ülkeler seviyesinde olduğu görümektedir(Bkz. Tablo, Kaytaz, 2005). Dünya da 3-5 yaşlarında erken çocukluk eğitimi alanların oranlarına bakıldığında, ekonomik açıdan çok benzetildiğimiz Meksika’da yüzde 70; Fas’ta yüzde 34, Ürdün’ de yüzde 27; Doğu Avrupa ülkelerinde en az 50; üye olmak istediğimiz AB ülkelerin her birinde bu oran % 100’e yakındır (Kağıtçıbaşı, 2005).

Turkiye’de 100 çocuktan 85’i okulöncesi eğitim almıyor ve bu eğitimi alan %15’lik oranın çoğu ise eğitimli ailelerin çocuklarından oluşmakta. Anasınıfı dışındaki kurumların büyük kentlerde ve ücretli olması, her çocuğun erken çocukluk eğitim hakkından yararlanamadığını açıkça göstermektedir. Türkiye’de okulöncesi eğitim kurumlarının yetersizliğinin yanında eğitim kalitesi problemi de vardır. Araştırmalar, mevcut kurumların niteliklerinin farklılık gösterdiğini ve ülkemizdeki eğitim amaçlı kurumların sayılarının, çocuk bakım amaçlı olanlardan daha az olduğu saptamıştır (Bekman, 1999).

Bu örneklerden de anaşılacağı gibi Türkiye de okulöncesi eğitim yetersizdir. Bunun nedeni erken çocukluk eğitimi bilincinin, çocuğun gelişiminde ne kadar önemli rol oynadığının yeterince anlaşılamamış olmasıdır. Oysa yurtiçi ve yurtdışında yapılan araştırmalar erken yaşların çocuğun; zekâ, kişilik ve sosyal gelişiminde kritik bir dönem olduğunu ve bu yaşlardaki ihmalin sonraki dönemleri de etkilediğini vurgulamaktadır. Çocuğun ihtiyaçlarının bu dönemde gerektiği gibi karşılanmaması durumunda, çocuğun gelecekteki hayatında davranış problemlerine, zihinsel ve fiziksel geriliğe neden olabilir.

Dilin edinimi ve gelişimi konusunda çalışan dil bilimciler de özellikle okul öncesi yılların dilin kazanılması bakımından çok önemli olduğu vurgulamaktadır. Cömert (2000), ilköğretim 2. ve 5. sınıf öğrencilerinin Türkçe okuma-anlama başarılarını tespit ederek, okulöncesi eğitime giden ve gitmeyen öğrencilerin Türkçe okuma-anlama başarılarındaki farkları ortaya çıkarmıştr. Buna göre, her iki sınıfta da okulöncesi eğitimden geçmiş öğrencilerin anlamlı düzeyde başarılı oldukları ortaya çıkmıştır.

Erken çocukluk eğitimi beynin gelişimi için de çok kritik bir dönem. Araştırmalar beyin gelişiminin en önemli kısmının ilk 6 yıl içinde gerçekleştiğini göstermektedir. 3-6 yaş nöronlar arasındaki bağlantıların en üst seviyede gerçekleştiği dönemdir. Bir bebek 3 yaşına geldiğinde, beyninin fiziksel büyümesinin % 90'ı tamamlanmıştır. Çocukluk tecrübeleri beynin çalışan devrelerinde hangi hücrelerin kullanılacağında belirgindir. Çocukluk döneminin geçtiği yaşam ve çevre koşulları beyin işlevselliğini olumlu veya olumsuz etkilediği, oyun oynamayan ve çok az dokunulan çocuklarda beyin gelişiminin akranlarından %20-30 daha az olduğu kanıtlanmıştır (Nash, 1997). Bu yüzden çocuklara erken yaşlarda karmaşık algılama ve fiziksel deneyimler için fırsatlar sunmak, ileriki yaşlardaki değişik öğrenme becerilerinin gelişimine olumlu yönde etki eder. Hatta böyle olanakların sağlanması erken beslenme bozukluklarına bağlı eksiklikleri telafi edebilir ya da en azından bir kısmını giderebilir (Bekman, 1999).

Kısacası, çocuğun okula başladığında gelişiminin büyük bir kısmı tamamlanmış, zihinsel-dil yetenekleri, davranışları, duygusal ve fiziksel özellikleri şekillenmiş oluyor. Örgün eğitim yaşının çocuğun öğrenme ihtiyaçlarına eğilmek için geç olması, okulöncesi eğitimin yaygınlaşmasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor (Bekman, 1999). Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) “ 7 çok geç” ve UNICEF işbirliğiyle “ 5 Yaşında Anaokulana” kampanyasını başlatarak toplumu bu konuda bilinçlendirmiştir. AÇEV okulöncesi eğitim kurumlarının çocuğun gelişimdeki önemini yaptığı araştırmayla da kanıtlamaktadır.

AÇEV kurucularından Prof. Sevda Bekman, Prof. Diane Sunar, Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı 22 yıl süren "Erken Müdahalenin Erişkinlikte Süren Etkileri" konu araştırmalarına 1982 de başlamışlardır. Dünyada erken çocukluk eğitiminin etkisini böylesi uzun süreli inceleyen ikinci araştırmadır. İstanbul’un çoğu gecekondu semtlerindeki anne ve 3-5 yaşındaki çocuklarına eğitim verilmesinin ardından bunun etkileri önce 1992 sonra da 2004’te ölçülmüş ve araştırma eğitim amaçlı anaokullarına giden çocukların, gündüz bakımevlerine giden ve evde bakılan çocuklara göre daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koymuştur.

Prof. Çiğdem Kağıtcıbaşı (2005) 2004’te 25-27 yaşına ulaşmış bu gençler üzerinde takip araştırmasını yapmış ve “Evde ya da kurumda okul öncesi eğitimden yararlanan çocukların, böyle bir eğitim almayanlara kıyasla daha uzun süreli okuduğunu, daha çoğunun üniversiteye gittiğini, daha yüksek statülü işlerle çalıştığını, çağdaş, sosyal ve ekonomik yaşama katılımlarının daha yüksek olduğunu” açıklamıştır.

Okulöncesi eğitimin çocuğun gelişimindeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar erken çocukluk eğitiminin olumlu etkisini kanıtlamaktadır. Erken çocukluk eğitimi sadece çocuğa değil, aileye, topluma ve ekonomiye yüksek gelir sağlayan, fakat maliyeti küçük yatırımlardır. AÇEV nitelikli ve etkili bir erken çocukluk eğitiminin Türkiye’ye katkılarını şöyle sıralıyor (Kaytaz, 2005):

* Çocukların uzun vadede daha üretken, daha yaratıcı, sorun çözmede daha yetkin olmalarını sağlar.

* Dilsel, zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal açıdan gelişmiş çocuklar okula hazır olurlar ve daha rahat uyum sağlarlar. Böylelikle ilköğretim kalitesi yükselir.

* Okula hazır çocukların sınıfta kalma ve okulu terk etme oranları düşer, bu da maliyetleri azaltır.

* Toplumdaki vasıflı çalışan sayısı artar, yükselen üretim ekonomik yarar getirir.

* Toplumda suç oranları düşer.

* Sosyo-ekonomik ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerin etkisi hafifler.

* Kadınların işgücüne katılımlarını, ayrıca çalışma verimliliklerini artırır.

* Sağlıklı ve iyi beslenen çocukların ölüm oranları düşer.

* Köyden kente göçün getirdiği sorunların çözümünde katkıda bulunur.

Özetle; erken çocukluk dönemi çocuğun gelişiminde, kişiliğinin oturmasında, sağlıklı bir birey olarak yetişmesinde temel yapı taşlarının atıldığı kritik bir dönemdir. Bu nedenle okulöncesi eğitime gereken önem verilmeli ve her çocuğun bu hizmetten faydalanması için herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. AÇEV bu alanda yaptığı çalışmalarla ve kampanyalarıyla buna önderlik etmektedir. Biz de bu konuda duyarlı olup AÇEV’i desteklemeliyiz.

Her çocuğun okulöncesi eğitim alması dileğiyle…

Pedagog Sevil Gümüş

Kurucu, Aile ve Çocuk Danışmanı
Parenting Skills & Counseling (PSC)
Adres: Çam Sok. N0: 30/1 Emirgan İstanbul
GSM: 0545 788 81 52

Kaynak:
Bekman, S. (2000). A fair Chance: An evaluation of the mother-child education program. İstanbul, MOCEF
Bekman, S. (1999). 7 ÇOK GEÇ! Erken çocukluk eğitiminin önemi üzerine düşünceler ve öneriler. İstanbul, AÇEV
Cömert, D. (2000). Okul Öncesi Eğitim Programlarında Uygulanan Türkçe Dil Faaliyetlerinin İlköğretim Türkçe Dersi Okuma-Anlamaya etkisi
Kağıtçıbaşı Ç., Sunar, D., Bekman, S., Cemalcilar, Z. (2005). Erken Müdahalenin Erişkinlikte Süren Etkileri. İstanbul, AÇEV
Kaytaz, M. (2005). Türkiye'de Okulöncesi Eğitiminin Fayda-Maliyet Analizi. İstanbul, AÇEV
Nash, M. (1997). Fertile Minds. Time, February 3, 1997, 54.
Oktay A-Aktan Kerem E. (2004). Okul Öncesi Dönem Çocuklarına Yönelik Okumaya Hazırlık Programı.

 

Yorumlar
Henüz hiçbir yorum yapılmadı.
Doktorlarımıza sorularınızı iletin...
DoktorumOnline.NET ile alanında uzman doktorlarımıza yaşadığınız sağlık problemi ile ilgili soru sorabilir, isterseniz de doktorlarımız ile muayene için iletişim kurabilirsiniz. DoktorumOnline.NET size sizin en uygun doktora, en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar.
iv>