İnsanlar hayatlarının her döneminde farklı zamanlarda farklı nedenlerden dolayı çok zor ve stresli dönemler geçirmişlerdir. Bazen olmaması gereken kişiye âşık olmuştur, bazen yapmaması gereken fedakârlığı yapmıştır, bazen yanlış kelimeler kullanıp zor durumda kalmıştır, bazen de hiçbir şey yapmadığı, hiçbir şey söylemediği için kendini stresli bir ortamın içinde bulmuştur. Hatalar sonucu insanların yaşadığı en genel his, pişmanlık ve pişmanlığın verdiği yoğun stres, üzüntü hissidir. Bu dönem bizim için atlatılması zor bir dönemdir şayet bu dönemi iyi yönetemez isek o zaman birbiri ardına gelen hatalar zincirine maruz kalırız. Stres ve üzüntü duygusu ile hataların artışı, doğru orantılı olarak değişir. Stresimizi kontrol edemez ve onun artmasına engel olamazsak bu hatanın artmasına neden olur. Hataların artması stres düzeyini artırır ve bu kısır döngü şeklinde adeta uçurumdan atılmış bir taş gibi dibe doğru gideriz. Bu dönemde farklı davranıp stres düzeyimizi kontrol altına almada dikkatli davranmalıyız. Eğer bunu yapamıyorsak bu konuda destek almamızda yarar vardır.
Bazı insanlar ise bu zor dönemi bir süre sonra atlatır atlatmasına ama aynı olayla tekrar karşılaştığında tekrar aynı hataya düşer. Biz insanlar bazı şeyleri ya bir bilgi kaynağından ya deneyimine güvendiğimiz arkadaşımızdan ya bir yerde şahit olarak ya da bizzat o olayı yaşayıp deneyimleyerek öğreniriz. Bir olayı ilk defa yaşadığımızda hata yapıyorsak o olaya karşı vermemiz gereken tepkileri bilmiyoruz demektir. Ve deneme yanılma yoluyla beynimiz vermemiz gereken tepkileri öğrenir. Sobaya yanarken dokundun elin yandı. Bu olay sonucu beynimiz soba yanarken sobaya dokunursan yanarsın bilgisini öğrenir. Bir hata yaptık ve sonucunda olumsuz etkilendik eğer olumsuz etkilenmek istemiyorsan tekrar aynı davranışı yapma sonucuna varıyoruz. Ama bazı insanlar yaptıkları hataların ya farkında değil ya da olumsuz etkilenme sonucu beyni o olaydan bir sonuç çıkaramamıştır. Hatalar, ilkokulda bize vurulan aşılar gibidir. Aşı ile vücudumuza direnci düşük mikrop verilir, vücudumuz bu mikrobu tanısın antikor üretsin diye. Yaptığımız hatalarda aynı aşının içindeki mikrop gibidir. Beynimiz bu hataları tanısın ve tekrar karşılaşırsa olumsuz etki büyümeden yok edebilecek antidüşünce-davranış ( antikor ) üretebilsin diye hatalarla karşılaşırız. Ama bazı kişiler bu antidüşünce-davranış üretmede başarılı olamayabiliyor. Belki o dönemde birden fazla sorunla baş etmek durumunda kalıyor ve yaşadığı hatayı çözmede ve kavrama da sorun yaşıyor. Böylece hatalardan etkilenme süresi de uzuyor, bu kısır döngü onu hep rahatsız ediyor.
Bu kısır döngüyü alt etmek için, beynimizin tanımış olduğu hatayı, iyice analiz edip bu hata ile savaşacak düşünceler ( antidüşünce-davranış) üretmeliyiz. Bazı kişiler bunun yanlış olduğunu biliyorum ama yapmaktan ve düşünmekten kendimi alamıyorum diyor. Bu bir süreçtir ve kısa sürede hemen bir şeylerin değişmesini beklemeyin beynimiz hatayı iyice tanıyacak geliştirmiş olduğumuz yeni düşünceyi de kavrayacaktır. Eski düşünce ile daha uygun olan yeni düşünce bir çatışma içine girecek, bu çatışma sürerken iç konuşmalarımızda ‘’ Yine olmayacak, kendi kendini kandırıyorsun. Polyannacılık oynuyorsun vs… ‘’ gibi söylemlerle, beynimiz daha uygun olan düşünceyi yok etmeye çalışacaktır. Çünkü alışmış olduğu ve kendine daha uygun olduğunu sandığı bir düşünceyi bırakmak istemez. Hem biraz tembeldir uğraşmak istemez hem de koruyucudur yeni düşüncenin ne getireceğini bilmez. Eğer bu çatışma sürerken biz azimli ve kararlı olursak, yapıyorum ama olmuyor, yine olmadı, ne kadar zaman geçti hala bir şey olmadı ve olmayacak gibi iç konuşmalardan uzak durabilirsek. Bu süreç daha da kısalacaktır. Bizi rahatsız eden düşünce beyne geldiğinde ‘’ Ben bu düşünceyi tanıyorum bu geçici bir süreç birazdan bunun etkisi geçecek ve kendimi çok daha iyi hissedeceğim ve daha iyi olacağım.’’diyebilirsek. Rahatsız eden düşünceyi durdurmuş olacağız, bu durdurma süresi ilk denememizde beş dakika oluyorsa bu süre zamanla azalacaktır. Dört- üç- iki- bir dakika derken olumsuz düşüncenin etkileme süresi azalacak. Artık öyle bir düzeye gelecek ki o düşünce çıktığında kendiliğinden önüne engel çıkacak ve onu engelleyecek bizde bu düşünceden etkilenmemeye başlayacağız. Bu bir süreçtir ve biraz zaman gerektirir azimli ve kararlı olan kazanacaktır. Ya siz beyninizi kontrol edeceksiniz ya da beyniniz sizi kontrol edecek.
Eğer bunu tek başınıza yapamıyorsanız bir psikologdan yardım alabilirsiniz. Psikolog size nasıl yardımcı olur? Örneğin elimiz kesildi ve doktora gittik. Doktor kesilen elimize dikiş attı ve bizi eve gönderdi. Doktor iyileştirmedi sadece dikiş attı ve iyileşme sürecini başlattı. Bedenimizin kendini iyileştirme özelliği vardır. Bir süre sonra o dikiş, derimizin iki parçasının yapışmasına kaynamasına yardımcı olur. Psikologlar da aynı doktor gibi düşüncelerinize dikiş atıp değişim sürecini başlatır. Daha sonra zaten bedenimiz kendini iyileştirir. Ama unutmayalım ki psikologların attığı dikiş biraz zaman alır ve bu süreçte ihtiyacımız olan en önemli şeyde zamandır. Kendimizdeki küçük değişiklikleri görmeye çalışsalım, emeklemeden koşamayız. Değişim adım adım olacaktır, bu değişim sürecinde geri adımlar da olacaktır. Yoksa tekrar eskisi gibi mi olacağım? Benzeri düşüncelerle panik yapmaya gerek yok, geri adımlar değişim sürecinin doğasında olan bir şeydir.
Hatalardan yarar sağlayabiliriz, küçük hataları iyi yönetir, iyice tanırsak çok büyük hataların olmasını engellemiş oluruz. Hata yaptık diye üzülmeye harcayacağımız zaman yerine o hatayı nasıl yaptık ve bundan sonra tekrar karşılaşırsam buna benzer olaylarda nasıl tepkiler verebilirimi düşünmek çok daha yararlı olacaktır bizim için.
Psk. Ayhan ALTAŞ