DİŞ ÇÜRÜĞÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Günümüzde ağız ve diş sağlığının öneminin sıklıkla vurgulanması sayesinde kişiler geçmişe oranla ağız ve diş bakımlarına daha fazla özen göstermektedirler. Fakat buna rağmen bizlere başvuran hastaların en çok yakındıkları şikayetlerin başında dişlerini her gün fırçaladıkları halde yine de diş çürüğü sorunuyla karşılaşıyor olmalarıdır. Hatta bazı hastalarımız bir dönem çok iyi bakım yaptıkları halde yine dişlerinin çürüdüğü gördüklerinde hayal kırıklığına uğrayıp, bakım yapmaktan tamamen vazgeçebilmekte ve sorunların daha da büyümesine neden olmaktadırlar. Oysa ki dişlerde çürük oluşmasına neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Bunları kısaca özetleyecek olursak;
Beslenme: En önemli faktörlerin başında gelmektedir. Anne karnındayken annenin beslenme alışkanlıkları, doğum sonrası bebeğin aldığı besinler ilerideki diş çürüklerinde çok önemli rol oynar. Sonrasında kişinin günlük beslenme alışkanlıkları da çürük oluşumunu hızlandırabilmektedir. Besinler iki yönden etkili olmaktadır:
Birincisi besinlerin içeriklerinin etkisidir. Örneğin yağlar ve proteinler sindirilirken, plak içerisindeki son ürünlerinin bazik oluşuyla ağız içindeki asidi nötralize ederek, bakterilerin tutunmasını azaltıp çürük oluşumunu geciktirirlerken, karbonhidratlar çürüğe neden olan başlıca besin grubunu oluşturmaktadırlar.
Besinlerin ikinci etkisi ise mekanik etkidir. Kaba lifli, çiğnemeyi gerektiren besinler zamanla dişlerin girintili yüzeylerini(fissürlerini) sığlaştırıp, dişlerin tepe kısımlarını (tüberküllerini) aşındırarak mekanik tutunmayı etkilerler. Çiğneme sırasında artan tükürük salgısıyla da mikroorganizmaların dişlere tutunması engellenir ve böylece diş fırçası kullanımındaki mekanik temizlik etkisi sağlanmış olur.
Dişin Yapısı: Dişin morfolojik(şekilsel) ve kimyasal yapısı çürüğe yatkınlığı belirlemektedir. Diş yüzeyindeki tutucu alan ne kadar azsa çürük o kadar az oluşur. Kimyasal olarak dişin yapısında kalsiyumkarbonat, kalsiyumfosfat, oktakalsiyumfosfat, hidroksiapatit ve floritlenmiş hidroksiapatit gibi kireçli dokular vardır. bu yapılardan kalsiyum karbonat en kolay çözünüp en kolay çürüyen yapıyken, florlanmış hidroksiapatit en zor çözünen dolayısıyla da en zor çürüyen yapıdır.
Kalıtım: Az çürüklü anne ve babaların çocuklarında da az çürük görülmesi, ikizlerdeki benzerlikler kalıtımın rolü olduğunu düşündürmektedir. Irklar arasında da zencilerde de daha az çürük görülmesi gibi farklılıklar vardır.
İç salgı bezleri: Tiroid ve paratiroid bezi hipofonksiyonlarında diş çürüğü çok artmaktadır.
Vitaminler: A ve D vitamini eksikliğinde diş çürüğü artmaktadır.
Tükürük: Bakterilere yaşam ortamı hazırlamaktadır. Müköz ve seröz olarak iki tipte sınıflandırılır. Müköz tükürük daha yoğun olması ve yıkayıcı etkisinin daha az olması nedeniyle çürük oluşumu açısından olumsuzdur. Tükürüğün pH’sının 6. 9’un altına inmesi çözünmeyi kolaylaştırmaktadır. Karbonhidratlı besin alımı müköz tükürük salgısını artırarak çürüğe zemin hazırlar. Sistemik bazı hastalıklar(diyabet, Parkinson, sedatif ilaç kullanımını gerektiren rahatsızlıklar vb. ) tükürük salgısını azaltmaktadır. Baş-boyun bölgesinden görülen radyoterapi de tükürük bezlerinin salgısını azaltarak çürük oluşumunun artmasına sebep olmaktadır. Parotis bezinin çıkarıldığı deneylerde çürük oluşumunun çok arttığı tespit edilmiştir. Dişlerin dile bakan yüzeylerinde daha az çürük gözlenmesi yine tükürüğün yıkayıcı etkisine bağlanmaktadır.
Görüldüğü gibi diş çürüğü oluşumunda rol oynayan pek çok farklı etken bulunmaktadır, fakat unutulmamalıdır ki tüm bu etkenlerin dişlerde çürük oluşturabilmesi için ağızda mikrobiyal dental plak adını verdiğimiz, gıda artıklarının diş yüzeyinde birikmesiyle oluşan plak tabakası olmazsa olmaz faktördür. Bu tabaka diş yüzeyinden çeşitli bakım araçlarıyla uzaklaştırıldığında büyük ölçüde çürüğün önüne geçilebilmektedir. Yine küçük yaşlarda hekimin diş yüzeyine uygulayacağı bir takım koruyucu yöntemlerle de çürük oluşumu önlenebilmektedir. Sorunların sizi üzecek boyutlara gelmesini istemiyorsanız, lütfen dişlerinizi günde iki kere düzenli ve doğru yöntemle fırçalayıp, günde bir kez diş ipi kullanmayı ve yine düzenli aralıklarla diş hekiminizi ziyaret etmeyi ihmal etmeyiniz.