Enfeksiyon:
Cerrahi işlem genel anestezi altında, ameliyathane ortamında yapıldığında, özellikle profılaktik antibiyotik tedavisi uygulandığında ameliyat sonrası enfeksiyon çok nadir görülür. Yumuşak dokularda enfeksiyon söz konusu ise bu ameliyattan kısa bir süre sonra gelişir ki böylece başlangıçta oluşan ödem ortadan kalkmayacağı gibi daha da artar. Bir başka durumda, enfeksiyon gecikmiş olarak, başlangıçtaki ödem ortadan kalktıktan sonra oluşabilir. Her iki durumda da göze çarpan özellikler hastanın ağrıdan yakınması, yükselen ateşle birlikte palpasyona hassas olan şişlik mevcudiyetidir. Tavsiye edilen tedavi antibiyotik kullanımı ve gerektiğinde cerrahi direnajdır. Sekonder enfeksiyon gelişimi erken fark edilirse sadece yeterli dozda verilen bir antibakteriyel ajanın kullanımı ile önlenebilir. Zamanında yapılan antibiyotik tedavisi aynı zamanda enfeksiyonun komşu lojlara ve fasiyal planlara yayılmasını engelleyecektir.
Dry soketle (alveolitis) sonuçlanan yaranın lokal enfeksiyonu, ameliyat genel anestezi altında ve ameliyathane ortamında yapıldığında ve özellikle antibiyotik tedavisi verildiğinde çok nadir oluşur ancak lokal anestezi altında yapılan ameliyatlardan sonra dry soket insidansı daha yüksektir. Genel anestezi altında çalışılırken kanamayı azaltmak için aynı miktarda lokal anestezik solüsyon enjekte edildiğinden dry soket oluşumu lokal anesteziğin direkt bir etkisi değildir.
Ameliyatı takiben ilk 24 saat içinde ağız temizliğine dikkat edilmemesi önemli bir faktör olabilir. Dry soket oluşumunu hazırlayan muhtemel bir neden yeni oluşmuş bir perikoronitis atağıdır. Alveoler osteitis risk grubunda olan bireylerde, travmatik çekim uygulananlarda, hastanın kontrola gelemeyeceği durumlarda tetrasiklin tozunun çekim sonrasında kaviteye uygulanmasının sistemik antibiyotik kullanımına alternatif oluşturabileceğine ilişkin bilgimiz vardır. Bu uygulama daha çok hastanın penisiline allerjik olması ve tabletleri gastrointestinal sorunu nedeniyle kullanamadığı durumlarda geçerli olabilir.
Alınan tedbirlere rağmen dry soket oluşursa kavite serum fizyolojik ile yıkanır ve ağrı azaltıcı bir madde yerleştirilir. Bu önlemler hasta tamamen ağrısız hale gelene kadar sürdürülmelidir.
Kemik enfeksiyondan etkilendiğinde daha ciddi sonuçlar ortaya çıkar ve alt çene osteomyelitisi gelişir. Bu, periost altında pü toplandığında ve pü dış ve iç kortikal tabakalara periostal kan akımını kestiğinde subperiostal olarak oluşan değişiklik sonucunda ortaya çıkabilir. Tedavi pünün cerrahi olarak direnajı ve bir antibiyotik uygulanmasıdır. Büyük sekestrler mevcutsa cerrahi olarak çıkarılmalıdır fakat küçük sekestrler genellikle pü direne edildiğinde kendiliklerinden atılırlar. Önerilen tedaviyle bu durum kısa sürede halledilir.
Intramedullar osteomyelitis çok daha ciddi bir komplikasyondur ve sekestrler ve ölü kemiği çıkarmak için cerrahi girişim gereklidir. Etkilenen kemiğin tamamen çıkarılması sonucu mandibulada bir defekt oluşursa posterior fragmanın yardımıyla kemik uçlarının birleştirilmesi mümkün olabilir veya bu birleşme sağlanamazsa daha sonraki bir tarihte kemik grefti yerleştirilir. Gömülü bir yirmi yaş dişinin çekimini takiben mandibulada gelişen Intramedullar osteomyelitis her zaman patolojik fraktür oluşumuna kadar ilerler fakat, çoğu kez hayret uyandıracak şekilde hiç mobilite yoktur.
Mandibulada fazla miktarda periostun kaldırılmasını takiben periostal reataçman ve revaskülarizasyonun yeterli oluşmaması sonucu ortaya çıkan avasküler nekroz radyografık olarak akut süpüratif osteomyelitisi taklit eder. Dıştan gelen periostal kan akımının yeniden kurulamaması kemiğin aşırı derecede skleroze olmasına veya ameliyat sonrası periost altında pü toplanması ve bunun periostal tabakayı üzerinde uzandığı kortikal tabakadan ayırmasına bağlı olabilir. Aynı zamanda mandibulanın ana kan akımını sağlayan inferior dental arterin zarar görmesi de bu bölgedeki vasküler bozulmaya yardımcı olabilir. Avasküler nekrozda hastanın angulus bölgesinde sadece küçük bir şişlik vardır ve çok az veya hiç ağrı yoktur fakat, radyolojik muayenede patolojik fraktürle birlikte akut Intramedullar osteomyelitisi destekleyen bir görüntü vardır. Tehlike işareti veren bu radyolojik görüntüye rağmen hasta hala çok az veya hiç rahatsızlık duymamaktadır fakat, sonunda bukkal ve lingual tabakalar atılırlar. Olaya sekonder enfeksiyonun eklenmemesi şartıyla durum düzelir ve radyografiler kemiğin normal şekline dönüştüğünü gösterir.
Sekonder enfeksiyon gelişmedikçe aktif tedavi endikasyonu yoktur fakat büyük sekestrler çıkarılmalıdır. Geç komplikasyon olarak aktikomiköz gelişebilir. Ameliyatı takiben yüzdeki şişlik tamamen kaybolur ve daha sonraki bir tarihte, çoğu kez ameliyattan altı veya yedi hafta sonra hastanın çenesinin angulus bölgesinde ağrısız, sert bir şişlik gelişir. Genellikle hastada ateş yoktur ve şişlik büyümez. Beyaz hücre sayısı ve sedimentasyon hızı çoğu kez normaldir. Aspirasyon veya insizyonda tipik aktinomikotik organizmalar görülür ve tedavi uzun süreli antibiyotik tedavisini içerir. Bu hastalığı tedavi etmek için en az 6 hafta günlük mega ünite penisilin gerekir.
Kaynak: Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi / prof Dr. Mustafa TÜRKER ve Prof. Dr. Şule YÜCETAŞ