Modern sağlık sorunlarından biri “Dikkat eksikliği” ve beyin hassasiyeti
“Yaramaz” “Bu çocuk adam olmaz” “Afacan” “Aslında çok zeki , ah bi de ders çalışsa” “Bu çocuğun zeka kapasitesi yaşıtlarının altında, özel eğitim alması gerekir”
Bu cümleler bir zamanlar size, yakınlarınıza ya da bu günlerde çocuklarınıza söylenmiş olabilir. Öğretmenleri veli toplantılarında şikayet eder. Dersi dinlemiyor, vucudu sınıfta ama aklı kimbilir nerelerde, sorumluluğu yok, dağınık, derste arkadaşlarını rahatsız ediyor, derste esniyor-uyukluyor, gözleri yaşarıyor, kıpır kıpır, yerinde duramıyor gibi..
Son yıllarda beyin alanında yapılan teknolojik buluşlar, bu çocukların beyinlerinin ön bölgelerinin çalışmasında hassasiyet olduğunu göstermiştir. Teşhis ise dikkat eksikliği bozukluğu ve dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu.
Bu çocukların beyinlerinin ön bölümleri (frontal) normal çocuklara göre çalışması daha hassastır. Bu bölge beyinde dikkat merkezidir. Çocuk dikkat etmesi gerektiği durumlarda normalde bu bölgenin aktivitesinin artması beklenir ancak dikkat eksikliği olan çocuklarda bu bölgenin aktivitesi azalır. Azalan aktiviteyle çocuk sıkılır, uykusu gelir, esner. Sıkılganlıktan kurtulmak için dikkatini başka yönlere kaydırır. Dikkati sürdürmede önemli bir özellik ise dikkat verilen konu dışında dışarıdan gelen uyarılara beynin kendini kapatmasıdır. Dikkat eksikliği olanlarda diğer uyarılara beyin kendini kapatamaz. O yüzden sesler onlar için rahatsız edici gürültü olur. Bu da dikkatini vermesi gereken faaliyetlerde başarısız olmasına neden olur.
Amerika BD’nde yapılan araştırmalarda dikkat eksikliği görülme oranı 3/8 olarak bulunmuştur. Bu çok ciddi bir rakamdır. Her 8 çocuktan 3’ünde görülmesi önemli eğitim, öğretim ve sosyal sorunun olduğunu göstermektedir. Araştırmaların bir diğer önemli sonucu bu çocukların geleceği ile ilgilidir. Çünki dikkat eksikliği olan her 3 çocuktan 2’sinin erişkin hayatta da bu şikayetlerinin kalıcı olacağı bildirilmektedir. Hatta diğer nörolojik ve psikiyatrik hastalıklara dönüşme olasılığı bulunmaktadır. Sonuç olarak toplumda her 4 kişiden birinde erişkin tip dikkat eksikliği olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dikkat eksikliği beyin ön bölgesi hassasiyetinin bir özelliğidir. Bu bölge ile ilgili diğer özelliklerin etkilenmesi de dikkat eksikliğine eşlik eder.
Sabır bu bölgenin özelliğidir. Dikkat eksikliği olanlar sabırsız olabilirler. İsteklerinin hemen olmasını isterler. Olmazsa hayal kırıklığına uğrarlar. Tez canlıdırlar. Telaşlıdırlar. Soruna acele çözüm bulup hemen uygulamaya giderler. İyi düşünmeden karar verirler. Acele verilen kararlardan dolayı başarısızlığa uğrarlar. Sabırsız ve tez canlı olmaları nedeniyle kurallara uymayabilirler. Sıra beklemek onlar için çok zordur. Sırada iken itiraz eder, sinirlenirler. Trafik kurallarına uymayabilirler.Olaylara karşı uygun tepki vermekte zorlanırlar. Aile bireylerine, öğretmene, iş arkadaşlarına ve diğer insanlara uygunsuz sözler söyleyebilirler. İşlerinde mutsuzluk yaşarlar. Bu yüzden sürekli iş değiştirebilirler. Düşünmeden konuştukları için tepkileri şiddetli olabilir.
Birden öfkelenir genellikle çabuk sakinleşirler. Bazen karşı tarafı rencide edici çıkışlarının hep arkasında inatla dururlar. Bu yüzden tartışmalar uzar. Güzel bir akşam yemeği, hafta sonu pikniği ya da bir evlilik bu nedenle son bulabilir. Sonradan suçluluk duyarlar. Zaman zaman bu suçluluk duygusu onlarda akıllarından çıkmayan düşüncelere neden olabilir.
Abartılı konuşabilir, yalan söyleyebilir, çalabilir, gereksiz ve aşırı para harcayabilirler.
Düzensizlik diğer önemli özellikleridir. Odaları, masaları, çantaları, arabaları, tuvalet temizlikleri bu nedenden dolayı nasibini alır. Gecikme diğer özellikleridir. Çünkü uyanma sorunları vardır. Biyolojik saatleri bozuktur. Anneleri ya da eşleri tarafından uyandırılırlar. Sabahları sıklıkla yorgun, bitkin kalkarlar.Okumayı sevmezler. Çünki okuyabilmek için dikkatli ve sabırlı olmak gerekir. Bu özellik nedeniyle toplum olarak neden az okuduğumuzun cevabı; dikkat eksikliği olabilir.
Dikkat eksikliği olan çocukların anneleri bu konu nedeniyle sıkıntıdadır. “Çocuğum nasıl olurda sorun çıkartırım düşüncesiyle hareket ediyor” diye şikayet ederler. Bu çocuklar uygunsuz hareketlerinden dolayı ‘okulun maskarası’ konumuna gelebilirler. Toplu yapılan faaliyetin bozguncuları olabilirler. ‘eşek şakası’ bu çocuklara göredir.
Zamanı iyi kullanmada sorunları vardır. Başladıkları işi bitirmede gecikirler. Planlı, programlı çalışmada zorlanırlar.
Günlük, sıradan işler onlara göre değildir. Rutini sevmeyip yenilik peşinde olduklarından yeni projeler üretmeye bayılırlar ama o projelerin sonu hiç gelmez ya da yüzlercesinden sadece bir kaçı zorlukla bitebilir. Sıradan uğraşlar yerine heyecan verici olaylar tam onlara göredir. Çünki heyecan ile beyindeki hassasiyet uyarılır ve sıkıntılarından bir süreliğine kurtulmuş olurlar. Uyarılma nedeni vucudun doğal salgısı olan adrenalindir. Örneğin dikkat eksikliği olan çocuklar bilgisayar oyunlarına meraklıdır. Çünki oyun esnasında duydukları heyecan ile salgılanan adrenalin dikkatlerini toplamada yardımcı olur ve dolayısıyla kendilerini iyi hissederler.
Bazen aşırı saldırgan olabilen bu kişiler şiddet yaratarak beyin ön bölgelerini uyarırlar. Bunu istemeden, plansız, düşünmeden yaparlar. Beyin bu şekilde uyarılırken hiperaktivite körüklenir. Bu yüzden birçoklarının şiddete yatkınlıkları vardır. Örnegin çocuklar hayvanlara eziyet etmekten hoşlanabilir.
Diğer bir beyin uyarma yöntemi dert etme, olumsuzluk duygularıdır. Duygusal şiddetin sürekli dertlenip söylenilmesiyle bazı kimyasalların beyinde salınıp uyarması amaçlanır. Örnegin bir ev hanımı; “bıktım sizlerden, canıma tak etti artık, bir gün eve geldiğinizde beni tavanda sallanır görürseniz şaşırmayın, ölümüm sizin yüzünüzden olacak”
Bu tarz olumsuz düşünceler, kızgınlık ve duygusal şiddet sonucu ortaya çıkan adrenalin beyni uyarır ancak immün sistemide baskılar ve vücudun direncini azaltır. Azalan direnç nedeniyle vucut enfeksiyona yatkın hale gelir ve sık hasta olma durumu ortaya çıkabilir. Artan adrenalinin bir süre sonra azalmasıyla yorgunluk hali de gelişir.
Birçoklarının alıngan, karamsar, sinirli ve olumsuz görüşlere yatkınlığı vardır. Yarattıkları şiddete muhattap bulamadıkları zaman bu şiddeti kendilerine çevirirler. Bu nedenle bazen çevreden uzaklaşabilirler.
Bu konu ile ilgili Tek teker Arif olarak tanınan motosiklet cambazı, kendi internet sitesinde bir gazetecinin kendisi hakkındaki sözlerine yerveriyor: Motosiklet benim için sonsuz adrenalin ve rüzgarla çarpışmaktır!" Bu adrenalin zamanla onda vazgeçilmez bir tutkuya dönüşmüştür. Çoğu zamanda sevgiliye tercih edilen asi bir ruh taşımaktadır. Bunun ne demek olduğunu, belleğini sürüşün tahakkümüne ve ipoteğine teslim edenler çok iyi bilir. "Saldırgan Enerji" diyor Arif sürmek eylemine, "Fiziki hastalıklarımın da tedavi merkezi" diye motosikleti adres gösteriyor.
Burada bahsedilen “fiziksel hastalıklarımın da tedavi merkezi sözü” ve bunun adrenalinle ilişkilendirilmesi çok doğru bir tespittir.
Beyin hassasiyetlerini uyaran ve geçici olarak fayda sağlayan, günlük hayatta sıkça kullandığımız maddeler vardır. Çayda bulunan tein maddesi, kahvede kafein, kolada x maddesi, alkolde bulunan etil alkol. Ayrıca esrar, amfetamin vb.. uyuşturucu maddeler beyin hassasiyetini uyarırlar. Bu maddelerin kullanımında verdiği rahatlık hissi, beyin hassasiyeti olan insanları bilmeden bağımlı hale getirebilir. Gerçektende bazı insanları çay, kahve gibi içeceklere aşırı düşkünlüğü vardır. Ayrıca sigara kullanımı beyin hassasiyeti olanlarda çok daha sıklıkla kullanıldığı düşünülebilir. Çünki sigara, içimi sırasında dikkati çok daha iyi topladığı bilinmektedir. Ancak sigara içilmesinden bir süre sonra nikotinin uyarıcı etkisi bitince dikkat çok daha fazla dağılmaktadır. Sigara içenlerde, dikkatin sürekli sağlanması gereken durumlarda sigara içme sürelerinin arttığı bilinmektedir. Ayrıca stresli durumlarda şiddetlenen beyin hassasiyeti nedeniyle gene içme sayı ve süresi artar. Uyarıcı bir madde olan amfetamin, dikkat eksikliği olan çocuklarda ilaç olarak kullanılmaktadır (ritalin, concerta).
Beyin ön bölgesi beynin diğer bölümleriyle ilişki halindedir. Bu bölgede olan hassasiyet beynin diğer bölgelerine de yansıyarak, o bölgelerin çalışmasında anormalliklere yol açacaktır. Sonuçta vucudumuzun kontrol merkezi olan beyin genel olarak etki altında kalacak ve vucudun çalışmasıyla ilgili şikayetlerin oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Beyindeki hassasiyetleri artıran durumlar bedenimizle ilgili yakınmaların ortaya çıkmasına bu nedenle yolaçabilirler. Buna ilk örnek dikkat eksikliği olan çocuğun derste dikkatini vermek istediğinde gözlerinin sulanması ve başının ağrımasıdır. Başağrısı nedeniyle ailesi tarafından doktora götürülen çocuk ayrıntılı incelendiğinde altta yatan nedenin dikkat eksikliği olduğu farkedilecektir. Diğer bir örnek strestir. Çünki stres altında kalan kişinin beyninde var olan hassasiyet belirgin ölçüde artmaktadır. Artan hassasiyet beynin bağlantıları dolayısıyla diğer sistemleri etkilemektedir. Bu nedenle 30 yaşında genç kadın stres ile birden regl dönemi sorunları yaşayabilir. Çünki artan hassasiyet regl görmesini sağlayan ve beyinde yer alan kadınlık hormonları salgılayan bezin (hipofiz) çalışmasını bozmaktadır. Buradan düzensiz salınan hormonlar (FSH ve LH) kadında regl bozukluklarına yolaçmaktadır. Kadın hastalıkları uzmanları bu durumda ilgili hormonların kan tahlilini yaptırarak olayın FSH ve LH hormon düzeyinde azalma olduğunu bulabilmektedirler.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Stres nedeniyle her kadında regl düzensizliği gelişmez. Bunun olabilmesi için önceden beyinde hassasiyetin olması ve bu hassasiyetin stres ile artmış olması gerektiğidir. Üzüntü, sıkıntı, stresin şikayetlere yol açmasının esas nedeni budur. Sağlıklı çalışan, hassasiyeti olmayan beyin, stres ve üzüntü ile bozulmaz.
Bir başka örnek vucut ağrılarıdır. Başağrısı, boyun ağrısı, belağrısı, kol ve bacak ağrıları, gögüs ağrısı. Tüm bu ağrıların ortak noktası kaslardır. Kasları çalıştıran ise beyinden vucuda dağılan sinir sistemidir. Hassasiyeti olan beyin bu kasları dengeli bir biçimde çalıştıramayacağından kaslar kasılı halde kalacak ve sonuçta ağrı ortaya çıkacaktır.
Sinirsel tansiyon diye tabir edilen tansiyon artışlarının nedeni gene beyin hassasiyetleridir. Kan damarları etrafı kaslarla çevrilidir. Vucudun kendiliginden çalışmasını sağlayan sinir sisteminin (otonomik) hassas olan beyin tarafından iyi kontrol edilememesi sonucu damar kaslarında kasılmalar oluşur ve sonucunda tansiyon yükselir.
Beyin hassasiyetiyle birleşen stresin neden olduğu diğer şikayetler mide ağrıları ve hazım şikayetleri, uzun süreli kabızlık (barsak tembelliği) ve nedeni bulunamayan ya da sinirsel olarak tabir edilen diğer şikayetlerdir.
Beyin hassasiyetinin artması ile ortaya çıkan diğer sorunlar: Uzun süreli kulak çınlaması, baş dönmesi, unutkanlık, bayılmalar, sinirlilik ve gerginlik hali, takıntılar, şüphecilik, aşırı duygusallık, sıcak basmaları, el ve ayaklarda yanmalar, uyuşmalar sayılabilir.
Beyin hassasiyeti nedenleri
Özellikle dikkat eksikliği için en önemli nedenin genetik olduğu düşünülmektedir. Bazı kimyasal maddelerin beyinde anormal oranlarda bulunduğu bildirilmiştir.
Doğum zorluğu beyin hassasiyeti gelişimine etkisi olan diğer nedendir. Boyna kordon dolanması, bir alet yardımı ile doğumun gerçekleşmesi, doğumda morarmanın olması, dogum sonu görülen uzamış sarılık durumlarında beyin çalışma özelliği beynin bazı bölgelerinde bozulabilmektedir.
Anne sütü almamak: Anne sütünde yeralan bazı proteinler diğer sütlerde bulunmaz ve beyin gelişimi için gereklidir.
Çocukluk döneminde geçirilen bazı hastalıklar beyin çalışmasını etkileyerek hassasiyet oluşumuna neden olabilirler.
Kafa darbesi: örnegin saatte 50 km hızla giden bir arabanın içinde emniyet kemeri bağlı iken arabanın aniden durması ile vucudumuzda duracaktır. Ancak kafatası içinde etrafında su dolu olan bir kesede yeralan beyin bu ani durmaya hemen tepki veremez ve kendi kafatası içine çarpar. Bu olayın etkisi o an şikayet olarak ortaya çıkmayacak ancak yıllar içinde gelişen hassasiyetin kıvılcımı bu olay ile başlayacaktır. Önemli olsun ya da olmasın alınan her kafa darbesi yıllar sonra bize beyin hassasiyeti olarak geri dönebilir.
Beyni etkileyen ve dışarıdan alınan maddeler: örnegin tüp gazı zehirlenmesi, karbon monoksit zehirlenmeleri vb..
Beyin kan akımının geçici olarak durmasına neden olan durumlar.
Ameliyatlarda alınan narkoz ve kalp ameliyatları sırasında beyin kanlanmasının geçici olarak durdurulması diğer bir neden olabilir.
Tanı ve inceleme yöntemleri
Beyin hassasiyetini gösteren yöntemler teşhis amaçlı kullanılabilirler.
1.İlk ve vazgeçilmez tanı yöntemi muayenedir. Muayenede özellikle beynin çalışma özellikleri ve bunların bozulduğunda ortaya çıkan şikayetlerin saptanması gerekir. Dikkat eksikliği olan kişilerde özellikle beyin ön bölgesi etkilenmiştir. Bu kişilerde dikkat eksikliği, işleri zamanında bitirememe, planlı programlı çalışamama, duygularını ifade etmede zorluk, hayalci olma, sıkılma, motivasyon eksikliği, az ya da fazla konuşma, başkalarının sözünü kesme, acelecilik, hataları tekrar etme, suçluluk duygusu, sınav stresi, doğru karar vermede zorluk, okuma güçlüğü. Bu şikayetler sorulduktan sonra beynin diğer bölümlerinin özellikleride sorgulanmalıdır. Çünki, dikkat eksikliğinde beyin ön bölgesiyle birlikte diğer beyin bölgelerinin hassasiyetleri göz önüne alındığında, 6 farklı dikkat eksikliği grubu olduğu belirtilmiştir.
Beynin diğer bölgeleri etkilendiğinde ortaya çıkan şikayetler: uyku bozuklukları, iştah bozuklukları, vucut enerjisinde azalma, depresyon, cinsel istekte azalma, kokulardan rahatsız olma, hayata olumsuz bakma, panik atak, ağrılar, titremeler, takıntılar, alkol, ilaç vb.. madde kullanımı, bayılmalar, konuşma zorluğu, okuma zorluğu, işitileni anlama zorluğu.
Beyin hassasiyeti ile ilgili incelemelerde normal röntgen, beyin tomografisi ve MR tetkiklerinin bulguları normaldir. Çünki bu tetkikler görülebilen yapısal bozuklukları gösterir. Beyin hassasiyetinde sorun yapısal değil işlevsel yani beyin çalışmasıyla ilgilidir.
2.Beyin haritalama yöntemi (QEEG) Doğrudan beyin çalışması hakkında bilgi verir. Klasik EEG kayıtlamasında olduğu gibi yapılan çekim, daha fazla beceri ve emek gerektirir. Düşük elektrik akımı ile oluşan beyin aktivitesi kaydedilerek bir bilgisayar programı ile analiz edilir. Sonuçlar, programın veribankasında yeralan normal kişilerin analizleriyle karşılaştırılır. Normalden ne kadar sapma olduğu, beynin hangi bölgelerinin çalışmasında hassasiyet gerçekleştiği saptanır. Ayrıca çocuklarda öğrenme zorluğu düzeyi, IQ (zeka testi) ve kafa travması hassasiyet düzeyi rapor edilir. Bulgular tedavi takibi açısından da önemlidir.
3.ABD’nde bir çok eyaletlere yayılan bir psikiyatri klinikler zincirinde SPECT görüntüleme yöntemi ve QEEG rutin hale gelmiştir. SPECT, PET ve fonksiyonel MRI ile bozuklular, beynin kanlanma özellikleri kullanılarak görüntülenir. Çekimden önce verilen kontrast madde beyinde hassas olan bölgelerde birikir. Adı geçen hastalıklarda artmış ya da azalmış beyin çalışma hassasiyetleri gözlenmekte ve tedavi etkinliği takibinde kullanılmaktadır.
Yeni tedavi yöntemleri
.Nöroterapi: 20 yıl kadar önce ABD’nde başlayan yöntem bugün özellikle batılı ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yaşantımız boyunca elde edilen deneyimler beynin öğrenme gücü ile ilişkilidir. Bu güç beyinden kaynaklanan hastalıkları tedavi etmede kullanılabilir. İlaçların kimyasal olarak gösterdikleri etkiyi nöroterapi öğrenme yoluyla elde etmeye çalışır. Etkilerini ilaçlarda olduğu gibi hücre geçiş bölgelerine değil, direkt artan ya da azalan akım üzerine gösterir.
Öncelikle beyin elektriksel aktivitesi ölçülerek hassasiyet olan bölgeler belirlenir. Bunun için QEEG ile beyin haritası çıkartılır. QEEG sonucu bize beynin hangi bölgelerinde nöroterapi uygulanacağını gösterir. Tesbit edilen bölgelere elektrot bağlanır. Diğer ucu nöroterapi aletine bağlıdır. Alet monitöründe seçilen bölgenin özellikleri kişiye gösterilir. Normalde olması gereken akım özelliği de gösterilir. Akım özellikleri normale yaklaştıkca çıkan ses beyne başarılı olduğu mesajı verir. Seanslarla belirlenen hedefe ulaşılmaya çalışılır. Bir bölge için 4-12 seans uygulanır. Her seans 30 dk. sürer. Bu süre sonunda beyin çalışma özellikleri istenen düzeye getirildiğinde ilgili bölgeye ait şikayetlerde düzelme olduğu görülür. Nöroterapide dışarıdan akım ya da uyaran verilmez.QEEG rehberliğinde uygulanan nöroterapinin hiçbir yan etkisi yoktur. QEEG olmadan doğrudan uygulanan nöroterapilerde hem başarı şansı azalır hemde yan etkiler görülebilir.
Nöroterapinin etkili olduğu durumlar:
Çocuklar için; dikkat eksikliği, öğrenme zorluğu, sınav stresi (anksiyete), okul başarısını arttırmak için, otistik çocuklar, hafif zeka geriliği
Yetişkinler için; aşırı sinirlilik hali (anksiyete), başağrısı, başdönmesi, unutkanlık, uzun süreli vucut ağrıları, psikiyatrik sorunlar (özellikle ilaç tedavisi ile geçmeyen ya da ilaç kullanmak istenmeyen durumlar için): depresyon, kişilik değişiklikleri, madde bağımlılığı, takıntı hastalığı (OKB), panik atak, fobi ve korkular.
nörolojik sorunlar; migren, sara hastalığı (epilepsi), bunama (alzheimer) ve parkinson hastalığı erken dönemi, hafif felçler, tik bozuklukları, kulak çınlaması, huzursuz bacak sendromu, kronik yorgunluk sendromu.
Sporcular ve sanatçılar için; performans arttırma.
Tomografi ve MR filmlerinde bozukluğu olan hastalarda (felçler, multipl skleroz gibi) nöroterapi yaşam kalitesini arttırmak için kullanılır.Herhangi bir yakınması olmayan ancak işinde daha iyi performans isteyenler için nöroterapi performans arttırmada kullanılır. Yurt dışında özellikle sporcu ve creative sanatçılar ilgi göstermektedir. Japon işadamları, 2006 dünya şampiyonası öncesi İtalya milli futbol takımı, Amerika BD’nde basketbol oyuncuları ve ingiliz klasik müzik sanatçıları örnek verilebilir.
Nöroterapinin ilaç tedavisinden üstün tarafı, yan etkisinin olmaması, bozuklukları lokal olarak düzeltebilmesi ve ilaç tedavisinden çok daha fazla kalıcı etki yaratmasıdır. Ayrıca ilaçların tedavi edemediği durumlarda da etkili olması nöroterapinin önemli bir üstünlüğüdür.
Uluslararası noroterapi derneğinin internet site adresi www.isnr.org Türkçe nöroterapi sitesi www.noroterapi.com adreslerinden ayrıntılı bilgi ve referanslara ulaşılabilir.