Tanımlanması en güç olan kişilik bozukluğudur; psikiyatrik rahatsızlıklardan psikozlar, duygu-durum bozuklukları ve bilişsel bozukluklarla örtüşen pek çok özelliği mevcuttur. Borderline kişilik bozukluğunun bir kişilik bozukluğu olmaktan çok bir klinik rahatsızlık olduğunu dile getirenler de vardır. Bu kişiler, benlik-kendilik algısı sorunları, ayrışma-bireyleşme sorunları, duygulanım denetim sorunları ve kişisel bağlanma sorunları yaşarlar.
Bu kişiler her zaman bir ‘bunalım’ içindedirler, hep bir kriz yaşıyorlardır. Gerçeği değerlendirmelerinin bozulduğu gelip geçici dönemleri olabilir, bunlar genellikle paranoya ya da geçici dissosiyatif belirtilerden oluşur. Kendilerine zarar verici davranışlarda ya da intihar girişimlerinde bulunabilirler. Başkalarıyla ilişkileri çok çalkantılıdır, yalnız kalmaya katlanamazlar. Gerçek ya da hayali terk edilmeden kaçınabilmek için olmadık yollara başvurabilirler. Çok kolay öfkelenebilirler ve çoğu zaman manipülatif davranırlar. Benlik imgeleri ve kimlikleri tutarsızdır. Para ve cinsellik gibi konularda dürtüsel davranırlar. Madde kötüye kullanımı, pervasızca araba kullanma ya da tıkınırcasına yemek yeme belirtileri olabilir. Duygu-durum fırtınaları, her konuda kaygılar yanında uyumsuz ve karmakarışık bir cinsellik anlayışları vardır.
Borderline kişilik bozukluğu olanların en çarpıcı özellikleri duygulanımlarının yoğunluğu ve davranışlarının değişkenliğidir. Bir duygu-durumdan diğerine, bir tutumdan başka bir tutuma hızla geçişleri olur. Öngörülemezlik ve düşünmeden davranma, tutarsızlık, dürtüsellikle alakalıdır. Bu kişilerin davranışlarında kırılganlık, oynaklık, değişkenlik ve süreklilik göstermeme gibi özellikler ve birbirine ters duygu-durumlar arasında döngüsel gidip gelmeler de olur.
Sınırda kişilik bozukluğu olanların kendilerini algılamalarında ya bir karmakarışıklık ya da bir dağınıklık vardır. ’Kim’ olduklarına dair kararlı bir algıyı sürdürmekte zorluk çekerler, kendilerini sunuş ya da kimliklerini nasıl algıladıklarını anlatış biçimlerinde sürekli bir değişiklik olur. Bu belirsizlik sonucu kişi, nereye ‘demirleyeceğini’ bilemeden, yalpalayıp durur. Darmadağınıklık ve bütünleşememişlik yüzünden sürekli bir kararsızlık içindedirler, yaşamlarında sendeleyip dururlar ve bir çocuk gibi gelip geçici ilgi ya da isteklerine göre tepkiler vererek geçici yollar çizerler.
Borderline kişilik bozukluğu olanların çocukluk gelişimlerinin ayrışma-bireyselleşme evresinde bir yetersizlik olmuştur. "Yeterince iyi bir anne bakımı" olmayınca nesne sürekliliği yaşanamamıştır, dolayısıyla ayrılmaya katlanılamamaktadır. Bu kişiler, bağımlılık gereksinimlerini doyurmada daha az başarılı olurlar, yoğun bir ayrılma kaygısı yaşarlar.
Depresyon, en sık görülen duyguların örtülü dışavurum biçimidir. Depresif uyuşukluk, somurtkanlık, surat asmak, küsmek, kızgınlığı dışavurmanın başlıca yollarıdır. Depresyon, aynı zamanda kendilerine yapılan kötülüklere karşı dengiyle cevap vermek, misillemek babında bir araç gibi de kullanılır.
Borderline kişilik bozukluğu olanlar intihar girişimlerinde bulunabilirler, kendilerine zarar verme davranışları ya da kavgayı kışkırtıcı davranış örüntüleri sergilemeleri de olabilir. Toplumsal ve mesleki başarıları, genellikle zeka ve becerilerinin gerektirdiğinden daha düşüktür. Kişiler arası ilişkiler açısından aykırı bir tutarsızlık gösterirler. Belirli bir kişiyi, bütün üstünlükleri üzerinde toplamış biri olarak ülküleştirip, ona sıkı sıkıya tutunmakla, aynı kişiyi değersiz görüp ona karşı çıkmak arasında hızla gidip gelirler. Yalnız kalmaya hiç katlanamazlar ve gelişigüzel cinsel ilişkilere girmek, yakın geçmişte tanıştıklarına gece yarısı telefonlar açmak, belirli belirsiz yakınmalarla olmadık saatlerde hastanelerin acil servislerine başvurmak gibi davranışlarda bulunabilirler.
Sınırda kişilik bozukluğu olan kişilerin 3 yerleşik düşüncesinin olduğundan söz edilir: ‘Güçsüz, savunmasız ve kırılganım’ ; ‘Yapımdan ötürü kabul edilebilir bir insan değilim’; ‘Dış dünya tehlikeli ve kötü niyetli’. Kendilerine düşman olan bu dünyada bir güvenlik kaynağı bulamadıkları için çaresiz kaldıklarına inanan bu kişiler, her ikisine de bir güven duymadan, özerk ve bağımlı olma arasında gidip gelirler. Uçlarda olma eğilimi gösterirler, ya çok iyidir ya da çok kötü, ya tam bir başarıdır ya da başarısızlık, ya tam güvenilir ya da hiç güvenilmez.
Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerde, kendilerine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik görülür. Kumar oynayabilirler, sorumsuz bir biçimde para harcayabilirler, tıkınırcasına yemek yiyebilirler, madde kötüye kullanımları olabilir, güvensizce ve korunmadan cinsel ilişkiye girebilirler. Bu kişilerin %8-10’unda sonlandırılmış intiharlar ortaya çıkar, girişimler daha da sık görülür.
Sınırda kişilik bozukluğu olanlar, amaçları tam gerçekleşmek üzereyken kendi ayaklarını kaydırabilirler. Bir takım kişilerde de, zorlandıkları dönemlerde psikotik belirtilere benzer tepkiler geliştirirler. Sık sık işlerini kaybettikleri, eğitimlerinin kesintiye uğradığı ve evliliklerinde ayrılıkların olduğu görülür. Çocukluk dönemlerine ilişkin öykülerinde bedensel ve cinsel sömürü, ihmalkarlık, düşmanca çatışmalar ve küçük yaşlarda ana-baba kaybı ya da ayrılığı daha sık olarak gözlenmektedir.