Her ameliyat, vücutta bir yara oluşumu ile birliktedir. Bunun sonucunda da kaçınılmaz olarak “yara iyileşmesi” devreye girer. Kaldı ki vücudun yaralarını iyileştirebilmek gibi bir özelliği olmasaydı ameliyat yapmak zaten imkânsız olurdu.
Burun ameliyatında belki küçücük bir kesi ile burnun içine, yani cilt ile kemik arasına giriliyor ancak, işte o cilt ile kemik arasındaki ameliyat yüzeyi “eisberg”in su altında kalan kısmı gibi oldukça geniş olup, iyileşmesi de bir o kadar uzun sürmekte ve sizin yardımınıza ihtiyaç duymaktadır!
Aslına bakarsanız, burun ameliyatının esaslı kısmı ameliyat bittikten, hatta burun ateli (alçısı) alındıktan sonra başlamaktadır.
Bunu size en güzel şöyle tarif edebilirim;
Vücudun herhangi bir yerinde bir kemik kırıldıktan sonra, tıbbi müdahale ile kırık parçaları uygun şekilde biraraya getirilirse, erken dönem çekilen röntgen resimlerinde, kırık hattını sarmalayan bir yapı görülür. Bu yapıya “Kallus” denir. Kallus, kırılmış bir sütunun, kırık kısmının etrafına yamalanan alçı veya çimento gibi, kemikteki kırık hattının iyileşmesini sağlamak amacıyla “kemik yapıcı hücreler” tarafından üretilen “ham” kemik dokusudur.
Kallus, kemiğin mukavemetini en kısa sürede sağlar. Böylece birkaç hafta sonra alçıdan kurtulmanız mümkün olabilir. Ancak alçı alındığında bile kallus hala vardır. Siz, alçıdan kurtulmuş olan uzvunuzla hareketler yaparsınız. Bu hareketler sırasında da, kemiğinizin üzerine fiziksel kuvvetler biner ve kallusun şekillenmesine, incelmesine neden olur. 6 ay ile bir yıl kadar süren bir işlem sonucunda da kallus ortadan kaybolur. Kallusun şekillenerek kaybolmasında, kemiğe etkiyen fiziksel kuvvetler ve bunların yönleri çok önemlidir. Çünkü kemikteki mikroskopik yapılar, bir mıknatısın etkisiyle dizilen demir talaşı gibi, bahsettiğim vektörlerin yönlerine göre dizilirler.
Gelelim, bu olayın burun ile ilgisine;
Burun ameliyatında, bildiğiniz gibi, kemik kesileri yapılır ve genellikle burun sırtındaki kemik törpülenir. Kesiler ve özellikle törpülenen yüzeyde kallus oluşumu görülür.
Ancak, burnunuzun üzerinde sadece atmosfer vardır ve hava haricinde başka hiçbir kuvvet, kallusun üzerine şekillendirici bir etki yapmaz. Havanın da ne kadar etkisiz olduğunu bildiğimize göre, kallusun şekillenerek yok olmasını sağlayacak etkenlerin burnunuzda olmadığı ortadadır.
Bununla birlikte burun kemiğine yapışan kaslar da, kesilmiş olan burun kemiği parçalarının hareket etmesine sebep olarak, ameliyattan hemen sonra düz olan burun sırtınızın, zaman içinde yamulmasına sebep olabilir.
Tüm bu sebeplerden dolayı, masaj yaparak iyileşme sürecini kontrolünüz altında tutmalısınız.
Masaj yaparak bir yandan henüz yumuşak olan kallusun şekillenmesini ve kabarık bir kemik dokusuna dönüşmesini engellersiniz, diğer yandan da meydana gelebilecek eğriliklere zamanında müdahale ederek sonucun güzel kalmasını sağlarsınız.
İşte “BURUN MASAJI”nın önemi bu kadar yüksektir!
Siz siz olun, olduğunuz burun ameliyatından sonra iyileşme sürecini kendi haline, kontrolsüz, “başıboş” bırakmayın… Unutmayın; güvenmek iyidir, kontrol etmek daha iyidir!
)