Merhaba değerli arkadaşlar, bu hafta hayatımızda yeni kararlar almak, yenilikler yaratmak adına neler yapmamız gerektiğini bu konuda nasıl bir yöntem oluşturmamız gerektiğini paylaşacağız.
Aslında insan her zaman, ilerlemek, yenilenmek, yeni şeyler öğrenmek ister. Fakat bazen içinde bulunduğumuz durum bizi çok rahatsız etse de değiştirmek adına nedense adım atamayız. Hem şikâyet eder ve yakınır hem de o ilk adımı atmaktan kaçınırız. Peki, neden bu çatışma?
İlk adımı atmak ve bir şeyleri değiştirmek için kişinin önce cesareti olmalı deriz. Cesaret için ise özgüvenin eyleme geçecek düzeyde olması gerekir.
Neden ilk adımı atamayız? ilk adımı atamamanın psikoanalitik açıdan temelleri olumsuz yargılar, çocukluğunda aldığı negatif telkinler, geçmişindeki olumsuz yaşantılar, öğrenilmiş çaresizlikler, kaygılar ve korkulardır. Çocukluğundan itibaren özgüveni tırpanlanmış bir bireyin girişimcilik yönünün yetersiz olması kaçınılmazdır. Fakat bu yazıyı okurken şunu özellikle belirteyim ki, hatanın %90 geçmişimiz, aile telkinlerimiz ve olumsuz yaşantılarımız olsa bile, geçmişe sığınmayı asla kabul edemeyiz.
Eğer şuan ki durumumuzdan memnun değil, bir şeyleri değiştirmek istiyor isek,öncelikle bizi en çok korkutan ve engelleyen sonrası hakkındaki belirsizliği çözmemizdir.kişi,sonraki aşamayı planladığı andan itibaren,belirsizlik yerini daha net bir yola bırakır. Böylece belirsizliğin yarattığı kaygılar azalır ve biraz daha kendimize olan güvenimiz artar.
Evlenmek, boşanmak, ilişki yaşamak veya ayrılmak, arkadaşlık, ruhsal durum değişikliği, yeni yaşam tarzı oluşturmak gibi sayısızca değişikliği yapmamız için her an bir fırsattır. Ama Türk insanın en büyük kaybı ise erteleme özelliğidir. Bir şeyleri değiştirmek adına hep erteleme yapıyoruz. Ertelemek için ise her zaman kendimizi ve çevremizi inandırdığımız mantıklı (!!!) nedenlerimiz vardır. Aslında ertelemek zamanla alışkanlık olup,kişiliğin bir parçası haline gelir. Bu nedenle hayatımız hep hedef ve planlarla dolu ama sonuçsuzdur. Şu an bu yazıyı okuduğunuz anda bile düşünün.
HAYATTA NELERİ ERTELİYORUM, BUNLAR BENİM İÇİN NE KADAR ÖNEMLİ, ORTAYA KOYDUĞUM NEDENLER GERÇEKTEN AŞILAMAYACAK KADAR BÜYÜK MÜ?
Ertelemek sadece hedefleri ve eylemleri ertelemek değil, yaşamı ve yaşamayı ertelemektir. Oysa dönüp baktığımızda ne kadar olumsuzluk yaşadık,nelere boş yere tahammül ettik,neler için sabır ediyor sanıp taviz verdik.. ve sanırım bunları okuduktan sonra da düşünüp eyleme geçemez isek yine bir erteleme kaçınılmaz olacaktır. Batılı ülkelerde insanlar, çok defa denemelerde bulunup, her aldığı olumsuz sonuçtan yeni bir yöntem geliştirmiş, aldığı olumlu sonuçlar ile de daha büyük adımlar atmışlardır. Çünkü o insanlar ki, hayatı birilerinin öngördüğü gibi değil kendi istedikleri gibi yaşamayı hedeflemişlerdir. En büyük işadamları, düşünüler bile defalarca denemeler yapmış, istedikleri sonuçları alamasalar da her defasında yeni bir plan ile yola devam edip bugün insanlığa örnek olmuşlardır.
Bir örnek.: Henry Ford: Otomobil geçici bir moda Otomotiv sektörünün kurucusu Henry Ford, 1903 yılında bankaya kredi talebinde bulunmuş; ancak ret cevabı almış. Müdüre, “Nasıl böyle büyük bir projeyi geri çevirebilirsiniz?” deyince, banka müdürü, “Otomobil ancak geçici bir moda olabilir.” cevabını vermiş. Ford ise bunun üzerine, “Bir gün yollarda at arabalarının yerini otomobil alacak.” demiş. Hedefine ulaşmak için beş kez iflas eden Ford, sayısız engelle de karşılaşmış.
Çocukluğumuzda bile “ bu çocuktan birşey olmaz” gibi çok söz duymuşuzdur. Aslında duymamız gerken “ denemeden bırakma “ olmalıydı. B nedenle ülkemizde de ilk adımı atmak, değişmek daha zor ve kırılgandır. Hatta değişimin olmayacağına bu toplum o kadar inanmıştır ki “ yedisinde ne ise yetmişinde odur “ denilerek değişimin mümkün olmayacağını telkin etmişlerdir.
Yine kendimizi ve yaşamımızdaki her hangi bir bölümü değiştirmek için en büyük engellerden biri de öğrenilmiş çaresizliktir. Öğrenilmiş çaresizliği önce tanımlamamız lazım: geçmişteki acı deneyimlerden çıkarılan olumsuz şartlanmaların bugünkü davranışları belirlemesidir. Daha önceki denemelerde karşılaşılan başarısız sonuçların bugüne olumsuzluklar yaratması ve kendini sınırlayacak şekilde yanlış yorumlamalar yapmaktır.
İki örnekle açıklamak istiyorum.
FİLLER
Hindistan da yavru filler yakalanıp büyükçe bir ağaca ayağından bağlanır. fil ne kadar uğraşsa da bu ağaçtan ayağını kurtaramaz. Sonunda vazgeçer. Yeteri kadar büyüdüğü vakit fil bu ağaçtan çözülür, ama ayağına taşıyabileceği kadar bir ağaç parçası bağlanır. Ayağında o ağacı gördükçe hala kaçamayacağı bir durumda sanır kendisini. İnsanlar tarafından kaçmayacağından emin olunarak rahatça kullanılır.
KARTAL YAVRUSU
Kartal yavrusu, bir vesileyle civcivlerin arasına düşmüş. Civciv olduğunu zannederek civcivler gibi yürürmüş. Civcivler gibi yeri gagalayıp yiyecek arıyormuş. Bir gün havada bir kartal görmüş.
— “Muhteşem bir kuş bu ya! Ne kadar yükseklerden uçuyor. Keşke bende onun gibi olabilsem. Onun gibi yükseklerden süzülerek uçabilsem.” Diye söylenirken. Yanındaki civcivler demiş ki:
- “Bak biz civciviz, o ise kartal. Boşuna hayallere kapılma. Onun gibi yükseklerden uçamazsın.”
Kartal yavrusu çok üzülmüş. Çünkü kendisinin de bir kartal olduğunu bilmiyormuş. Birilerinin ona kartal olduğunu söylemesi ve onu buna inandırması gerekiyormuş. Ama söyleyen olmayınca hayatının sonuna kadar civcivler arasında yaşamış.
İşte öğrenilmiş çaresizlik budur. toplumun bize telkin ettiği, bizim denemekten çekindiğimiz, planladığımızda bile çevremizdekilerin hemen önümüze hep olumsuz sonuçları koyduğu, bizi korumak adı altında işkenceye, taviz vermeye,pişmanlığa ittiği bir durumdur.
Yaşadığımız toplumda negatif fikirlere, bizim engelleyecek önerilere kapalı olmalıyız.
Depresyona giren danışanlarımda gördüğüm en büyük nedenlerden biri de olaylara yeri ve zamanında tepki vermemek, zamanında gereken kararları almamak ve adımları atmamaktır. Bunun nedeni olarak da hep birilerini ve çevreyi suçlamak. Oysa kendimizi oyalamayalım, kişi her yaşta bir değişiklik yaratabilir. Yapılan her değişim ise bizim değerli ve güçlü olduğumuzu bize kabul ettirir.
Hazır 2009 a girmiş iken yenilikler yapmamız, hayatımıza yön vermemiz, yeni bir ben olabilmemiz için her şey hazır. Hani hep erteleriz. Pazartesi olsun başlayacağım, ayın bir olsun, bayramdan sonra, tatil dönüşü… İşte yeni bir yıla başlarken ilk yapmamız gereken erteleme alışkanlığımızı atıp planları fikirleri eyleme dökmektir. Gerekirse bir psikologdan, bir yaşam koçundan da destek almak gerekir.
Kısacası YENİ BİR BEN OLMAK ADINA yapmamız gereken bir yol haritası çizmektir. Eylem aşamasını planladığımız andan itibaren bocalamayan, nerede ne yapacağını bilen, önüne çıkacak engelleri hesaplayan ve çözüm hazırlayan birer kendini değerli gören bireyler olabiliriz. Aşağıda örnek bir yol haritasından bahsedeceğim. Bunu kendimize göre düzenleyebiliriz.
YOL HARİTASI
1.problemi tanımlamak:
2.hedefimiz
3.zaman dilimi
4.önümüze çıkabilecek engeller
5.bu engeller için geliştirdiğimiz çözümler
6.bizi destekleyen etmenler
7.bizi neler motive edecek
8.değişimi nasıl göreceğiz ve hissedeceğiz
9.sonuç
10. eksik kalan kısımlar için değerlendirme ve yeni alternatifler
Şimdi örnekler üzerinden devam edelim. Yaşamımızın bir alanında değişiklik yapmak istiyoruz. Öncelikle;
- Şuan ki durumumuzu tanımlamamız gerekir. Neler yaşıyoruz, duygular, rahatsız olduğumuz noktalar, değiştirmek istediğimiz yaşamsal kısımları vb. gibi durumları fark etmeliyiz. Neyi değiştirmek istiyoruz? bizi mutsuz eden şey-şeyler nelerdir?
- Hedefimiz. bu değişim sonunda neye ulaşmak istiyoruz? Yani ulaşmak istediğimiz yeni durum nedir?hedefimiz ne kadar açık ve net olursa o kadar kararlı ve düz bir yoldan yürürüz. Burada esas olan hayatımızla ilgili her şeyi birden değil, kısım kısım veya tek tek ele alarak ilerlemektir hedef noktasında eğer ne aradığımızı biliyorsak, her bulduğumuzun aradığımız olmadığı biliriz.
- Bu hedefe ulaşmak için kendimize bir zaman belirlemeliyiz. Ne kadar zamanda başarmalıyım?,zamanın hangi diliminde neleri yapmalıyım gibi, zamanı da planlamalıyız.yani kısaca adımı atıp akışına bırakmamalıyız.
- Hedefi netleştirdikten sonra şimdi bu hedefe ulaşmada bizi neler engeller, önümüze ne gibi engeller çıkar? Bunları tespit etmeliyiz. Belirlediğimiz hedefe uygun olarak, aşamalarda önümüze çıkacak engeller, bizim motivasyonumuzu kıracak, caydırmaya çalışacak zorlamalar ve engelleri tek tek belirlemeliyiz. Tabi bunun yanında hesaplanmayan ama yol haritasında ilerledikçe önümüze planlamadığımız engellerde çıkabilir. Bu durumda ise yine doğru bir planlama ile sürprizleri minimize etmiş oluyoruz.
- Engelleri tespit ettikten sonra bu engelleri aşmak için çözüm önerileri ve alternatifler geliştirmeliyiz ve hazırlamalıyız.
- Desteklerimiz: Hedefe ulaşmak için ne gibi desteklerimiz var? Bize destek olacak birimler, kişiler, destek konuları ve nitel ver niceliksel olarak planlamalıyız.
- Şimdi ise bu süreçte bizi motive edecek unsurları ortaya koymalıyız. Sonucu hayal etmek, şuanda yaşanılan negatif durumun bitmesi, hedefin gerçekleşmesi gibi düşünceler ve canlandırmalar bizi motive edecektir.
- Peki yeni bir ben olmak adına ve hedefe ulaşmak adına değişiklikleri nasıl fark edeceğiz? Bunları da tek tek yazmalı ve tespit etmeliyiz. Kendimi iyi hissedersem, işlerim düzelirse, ilişkimde sorunlar azalmaya başlarsa gibi
- Sonuca gelindiğinde istediğimiz noktaya ulaştık mı? Neleri değiştirdik, neler eksik kaldı?
- Sonuçtan sonra ise bir değerlendirme yaparak, istediğimiz hedefe ulaştık mı, ne kadar değişim oldu, yeterli mi? Nerelerde aksaklıklar oldu gibi değerlendirmeler ile son gözden geçirmeyi yaparız.
- Eğer hedefimizde aksaklıklar olduysa ya da yetersiz hedefe ulaşım oldu ise aksaklıkların giderilmesi için ara planlar yapabiliriz.
Görüldüğü gibi bir yol haritamız var ise hedefe ulaşmak için çok fazla bir şeyler yapmaya gerek yok. Yeni bir yaşam haritasında ve yeni bir ben olma yolunda başarılar.
Bu konuyu bu hafta TRT-1 radyo da canlı yayın konuğu olarak işledim. Haftaya Çarşamba konunun farklı bir bakışı ile programdan takip edebilirsiniz.
Serhat Yabancı
Psikolog-Danışman
Bilgi –randevu için
serhatyabanci@hotmail.com
0505 540 09 77
0534 874 76 22