20. yüzyılın ikinci yarısında ve 21. yüzyılda özellikle Batı dünyasında refah artarken yiyeceğe erişim de kolaylaştı, yiyecek ucuzladı, aynı zamanda çeşitlendi. Bunun yanında hızlı yaşam koşullarının getirdiği ‘fastfood’lar, televizyon ile başlayan tüm gece atıştırmaları ve yiyecek alışkanlıklarımızdaki değişiklikler, tüm dünyada fazla kiloları da beraberinde getirdi.
Sağlıksız yeme alışkanlığı, kimyasal madde ve hormon içerikli gıdalar ile günlük aktivitenin azalması vücutta giderek aşırı miktarda yağ depolanmasıyla yani obezite ile sonuçlanır. Bu yağlanma sadece cilt altında olmaz, vücudun tüm organlarında yerleşir.
- Birçok hastalığa yol açıyor
Obezite, şeker hastalığı (tip 2 diyabet), kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, yağ metabolizması bozuklukları, cinsel bozukluklar, eklem ve kemik problemleri, uyku apnesi gibi birçok hastalığa davetiye çıkarır. Hatta meme kanseri, kalın barsak kanseri gibi kanser türlerininde de obez hastalarda daha fazla görüldüğü biliniyor. Yapılan çalışmalarda aşırı obez kişilerin normal yaşıtlarına göre ortalama 12 yıl daha kısa yaşadığını gösteriyor. Bunun yanında obezite kişilerin fizik görünümlerini bozuyor, buna bağlı olarak ruh sağlığı ve sosyal yaşam tehdit altında oluyor.
- Tüm dünyada hızla yayılıyor
Avrupa ülkelerinde nüfusun yüzde 15-20’si obez iken, ABD’de bu oran yüzde 35'lere ulaşıyor. ABD’de kabaca 10 milyon kişi ameliyatı gerektirecek kadar şişman. Her yıl yaklaşık 300bin kişi obezitenin yarattığı sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu, bir ülkede sigaranın verdiği zarara yakın bir sağlık sorunu. Obezitenin getirdiği sağlık sorunlarında kullanılan ilaç ve tedavi masrafları, zayıflama için kullanılan diyet ve ilaçlara harcanan paralar, her ülkenin sağlık bütçesinde önemli yer tutuyor. ABD, 2011 yılında obezitenin getirdiği sorunlar ve zayıflama yolları için 190 milyar dolar harcadı. Yarattığı sağlık ve finansal sorunlar nedeniyle ülkemiz sağlık bakanlığı dahil tüm Batı dünyası bu hastalıkla mücadele ediyor.
- Obezitenin derecesi nasıl hesaplanır?
Obezitenin derecesini saptamak için birçok yöntem geliştirildi. Bunların birçoğu pahalı ve komplike yöntemler. Bu nedenle günümüzde doğruya en yakın ve çok pratik olan vücut kitle indeksi (VKİ) denilen hesaplama yöntemini kullanmak. Boy ve kiloya dayanılarak hesaplanan bu yönteminde çeşitli formülleri var. Ama herkesin kolaylıkla hesaplayabileceği formül kişinin ağırlığının (kg. cinsinden) boyunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle elde edilir. Bunun dışında linkte (http://vucut-kitle-endeksi.hesaplama.net/) verildiği şekilde otomatik olarak da hesaplanır.
Amerikan Sağlık Enstitüsü’ne göre VKİ;
20 – 24.9 ise normal
25 – 29.9 ise kilolu
30 – 34.9 ise obez
34 – 39.5 ise tip II obez
40 – 49.9 ise morbidobez
50 ve üzeri ise süper obez diye kabul edilmektedir.
- Obezitenin tedavisi
Kalori alımının kısıtlanması ve günlük aktivitenin artırılması şeklinde özetlenebilecek yaşam biçiminin değiştirilmesi, obezite tedavisinin temelini oluşturmaktaysa da bunu uygulamak ve kalıcı hale getirmek çok kolay değil. Diyetle ve egzersiz ile kilo vermek daha sağlıklı olmakla beraber, insan sabrını zorlayacak derecede yavaş olabiliyor. Kalıcı olarak yaşam felsefesi değişmediği takdirde hızla yeniden kilo almaya dönüşüyor. Çabalar çoğu zaman etkisiz kalıyor. İsveç’te yapılan bir çalışma, zayıflamanın bir zamanlar klasik olarak temel direkleri olarak kabul edilen diyet-egzersiz-destek tedavisi üçlüsünün uzun dönem başarı oranının yüzde 2’ler civarında olduğunu gösterdi.
Zayıflama için kullanılan ilaçların da aslında çok zararlı yan etkileri var, ayrıca başarı oranı ancak yüzde 10’lar civarında. Her ne olursa olsun tıbbi tedavinin mutlaka endokrin veya metabolizma uzmanı ya da bu konuda deneyimli bir iç hastalıkları hekimi yanında diyetisyen ve psikolog desteğiyle yapılması gerekiyor. En az 6 ay tıbbi tedaviye şans tanınmalı. Böylece yüzde 2-3’lük şanslı grup tıbbi tedaviyle bu hastalıktan kurtulabilir. Zayıflayamayanlar da hem gönül rahatlığıyla başka yöntemler arayabilir hem de kaybettikleri kilolar diğer yöntemlerin riskini azaltır.
TIBBİ DİYET DIŞI YÖNTEMLER
- Mide Balonu
Kilo vermeye yardımcı en basit yöntem mide balon uygulamasıdır. Bu yöntemde endoskop yardımıyla, mide içinde sıvı veya hava doldurulan bir balon hafif anesteziyle yerleştirilir. Bu işlem 15-20 dakika sürer. Böylece midenin gıda alma kapasitesi düşürülür ve çabuk doyma sağlanır. Bu yöntemle hastalar birkaç ayda 7-8 kilo verebilirler. Ancak bu balon vücutta 6 ay, en fazla 1 yıl kalabilir ve yine endoskopik yolla 5-6 dakika içinde çıkartılır. Basit uygulanması ve vücutta kalıcı bir değişiklik olmaması yöntemin avantajı olmakta birlikte, balon çıkartıldıktan sonra hasta yaşam şeklini değiştirmez ve diyetine devam etmezse verilen kilolar geri alınabilir. Ancak 6 ay-1 yıllık kullanım süresi içinde kişiler nasıl yemek yemeleri gerektiği konusunda deneyerek eğitim almış olurlar. Günümüzde yavaş yavaş popülaritesini kaybeden bu yöntem, ya ameliyat olamayacak kadar riskli hastalarda ya da süper obez kişilerde temel morbidobezite cerrahisine hazırlık olarak kullanılıyor. VKİ’i 30-40kg/m2 olan kişiler için ideal olabilir.
CERRAHİ YÖNTEMLER
- Mide Kelepçesi (ayarlanabilir mide bandı)
Kapalı ameliyatların günlük kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber bu yöntem 15 yıl önce zayıflama ameliyatlarında da kullanılmaya başlandı. Yemek borusunun mideye giriş yerinin hemen altında mideyi bir kelepçe gibi sıkıştırdığından halk arasında ‘mide kelepçesi’ diye anılır. Bu yöntem de mideye gıda alınımı kısıtlayarak çalışır. Ancak iştah azalmadığı için insanlar gıda almanın bir yolunu bulmaya çalışırlar; dondurma veya bal gibi sulu ancak kalorisi bol gıda tüketirler. Medyada çıkan sansasyonel haberlere karşın, deneyimli ellerde komplikasyon ve ölüm oranı diğer cerrahi tedavilere göre daha düşüktür. İstendiği zaman çıkartılma ve vücutta kalıcı değişiklik yapmaması avantajlı görülse de uzun dönem başarı oranları düşüktür. Yani kelepçe kaldığı halde bile kişiler kelepçeyi “kandıracak” yüksek kalorili gıdaları tüketerek yeniden kilo almaya başlayabilirler. Ayrıca uzun dönemde yüzde 30-40 oranında sorunlara yol açarak çıkartılma gereği doğabilir.
- Mide tüpü (Sleeve gastrectomy)
En az diğer komplike cerrahi yöntemler kadar etkili ama yapılışı diğerlerinden daha kolay ve daha az sorunlu olduğu için son zamanlarda zayıflama ameliyatlarında en sık kullandığımız yöntemlerden biridir. Bu yöntemde midenin yüzde 80-90 kadarı çıkartılarak mide bir tüp haline getirilir. Bu ameliyat da kapalı yöntemle, bir-iki saatlik bir sürede yapılır. Hastanede yatış süresi ise iki-üç gündür. Ameliyat sonrasında hastalar iki hafta sıvı, daha sonraki iki hafta da yumuşak gıdalar tükettikten sonra normal gıdaya geçebilirler. Vitamin takviyeleri gerekebilir. Midenin fundus dediğimiz bölgesinden salınan ‘ghrelin’ hormonunun şişmanlıktan sorumlu olduğu düşünülüyor. Bu hormon kişinin açlık hissini kontrol eder. Bu ameliyat yönteminde midenin fundus bölgesi tamamen çıkartılarak kişinin iştahının azalması da zayıflamasına yardımcı olur.
Bu ameliyat sonrasında kişiler altı ay- bir yıl içinde fazla kilolarının ortalama yüzde 80 kadarını kaybederler. Bir yıl içinde de uyku apneleri ve diyabet gibi aşırı kilolara bağlı sorunlarından kurtulurlar. Bu ameliyattan sonra gıdaların iyice çiğnenip, küçük porsiyonlar halinde tüketilmesine dikkat edilmelidir. Egzersiz unutulmamalıdır. Verilen kiloları tekrar almamak için bal, dondurma gibi yüksek kalorili sıvı gıdaları da bol miktarda tüketmekten kaçınılmalıdır.
- Bypass ameliyatları
Bu yöntemlerde temel olarak midenin bir kısmının kesilerek veya kesilmeden alınan gıdaların midenin hepsine veya büyük bir kısmına, oniki parmak barsağına ve ince barsağın ilk bölümlerine uğramadan direkt olarak son kısımlarına gelmesi hedeflenir. Bu yöntemler de günümüzde laparoskopik olarak başarıyla uygulanır. Mide tüpü ameliyatlarına göre bu yöntemlerin hepsinde ameliyat komplikasyonlarının yanı sıra ameliyat sonrası uzun dönemde metabolik sorunlar da daha fazladır. Kilo kaybı daha fazladır ve iki yıla kadar sürebilir. Daha fazla vitamin desteği gereksinimine neden olurken, kronik diyare, ağız kokusu gibi sorunları da beraberinde getirirler.
Tercih sizin
Sayılan bu yöntemlerden hangisinin tercih edilmesi gerektiği kişiden kişiye ve cerrahın deneyimine göre değişir. “Komplikasyonu en az cerrahi, cerrahın en deneyimli olduğudur” prensibi bu ameliyatlar için de geçerlidir. Tüm zayıflama ameliyatlarında gıda alımını kısıtlayıcı ve emilimi engelleyici olarak iki temel mekanizma söz konusudur. Mide tüp veya bypass yöntemlerinden herhangi biri bu iki mekanizmayı beraber kullandıklarından kişiler gastrikband ameliyatında olduğu gibi açlık çekerek değil, iştahları azalarak yani çabuk doyarak daha rahat biçimde kilo verirler.