Zayıflama haplarına, insanlar son çare olarak başvuruyor, tv ve yazılı medya bu konuda yönlendirici olabilir mi?
Böylesine önemli bir konuda medyanın elbette çok etkili bir rolü bulunmaktadır. Sonuçta bir uzman, gün içerisinde sayılı hastasına / danışanına yön verebilmektedir. Halbuki kitle iletişim araçları vesilesi ile sayısız insana hizmet ve bilgi aktarabilmek söz konusu olmaktadır. Halkı doğru bir şekilde yönlendirmek adına medyada görev alan kişilerin, fikir aldıkları uzmanların konu ile gerçekten ilgili, işinin ehli kişiler olup olmadığını özellikle araştırmaları gerekmektedir.
Zayıflama hapları neden yasal değil?
Şişmanlık konusunda günümüze kadar kullanılan zayıflama ilaçlarının oluşturduğu yan etkiler aşağıdaki tabloda özetlenmeye çalışılmıştır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Zamanında ölümlere dahi yol açabilen çeşitli etken maddeli ilaçların mutlaka ilgili uzman doktor (endokrinolog veya dahiliye uzmanı) kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Ancak özellikle bizim ülkemizde eş, dost, arkadaş, eczacı, kalfa hatta çırakların önerisi ile gereksiz kullanım çok yaygındır.
Zararları neler?
Şu an için Dünya Sağlık Örgütü tarafından onay almış Orlistat etken maddeli zayıflama ilacı mevcuttur. Orlistat’ın yan etkileri arasında yağlı dışkı, gaz, karın ağrısı, sık defekasyon (dışkılama), fekal intoksikasyon (alta kaçırma) gibi etkiler yer almaktadır. Orlistat, besinlerle alınan yağların bağırsaklardan % 30 oranında emilmeden atılmasına yardımcı olur ve uzun süreli kullanımında yağda eriyen (A, D, E ve K) vitaminlerin emiliminde sıkıntılar oluşturabilir.
Yakın bir tarihte (2010 yılının başlarında) yasaklanan ve toplatılan Sibutramin etken maddeli zayıflama ilaçları ise, santral sinir sistemine karışarak tokluk hissi uyandırmakta ancak, ilaçlar kullanıldığı sürece etkili oldukları için bırakıldığı takdirde rebound etki yaratıp fazla besin alımına yol açabilmektedir. Sibutramin’in kan basıncında 3 - 5 mmHg artış, kalp hızında 2 - 4 atım / dk artış, ağız kuruluğu, kabızlık, uykusuzluk gibi yan etkilerinin bulunduğu saptanmıştır. Uzun vadede ölümlere yol açması onun da toplatılmasına ve yasaklanmasına neden olmuştur.
En azından bu tür ilaçlar, taksiden 2 durak önce inip yürümek, alışverişe tok karına çıkmak, her lokmadan sonra çatal ve kaşığı elden bırakmak gibi yaşam tarzı değişikliği sağlamadığı için, bırakıldıklarında ağırlık artışına sebebiyet verebilirler. İşin bir de maddi boyutu var elbette: Türkiye’de obezite ilaçlarına yılda yaklaşık 25 milyon $ harcama yapılmaktadır.
Bir uzman olarak kullanan ve kullanmak isteyen hastalara ne söylemek istersiniz?
Zayıflama ilaçlarının kullanımı için bazı protokoller söz konusudur. Kişinin Beden Kitle İndeksi (BKİ) değerinin 30 kg/m²’nin üzerinde olması veya 27 kg/m²’nin üzerinde olması, beraberinde de eşlik eden şişmanlığa bağlı kronik bir rahatsızlığın olması gerekmektedir. Buna ilave olarak kişinin 3 ay süresince diyet tedavisi ve egzersiz programına uyması ve sonuç alamaması gerekmektedir. Ardından uzman hekim (endokrinolog veya dahiliye uzmanı) kontrolünde uygun olan zayıflama ilacına başlanabilir. Ancak şunu hiçbir zaman için unutmamak gerekir: “Ne de olsa bu ilaç beni zayıflatıyor” düşüncesi ile diyet ve egzersiz programının dışına çıkmamak gerekir.
İlaçlar diyet ve egzersiz programına destek amaçlı olarak kullanılmalıdır.
BKİ = Ağırlık (kg) / Boy uzunluğunun karesi (m²) ile hesaplanmaktadır.
Bu tarz istekler için kişinin psikoloğa ve uzmana görünmesi gerekli mi?
Zayıflama takıntısı bazı durumlarda doktora ilaç önermesi konusunda ısrarcı tutumların sergilenmesine kadar ileri gitmektedir. “Siz yazmazsanız ben kendi başıma bir ilaç kullanırım” şeklinde söylemlerde bulunan bireylerin bir psikolog kontrolünden geçmeleri gerekse de, zorla güzellik olmayacağı için sonuç alınamayacaktır. Zaten psikolog ve diyetisyenler gerçek kararlılık sonrası başvurulması gereken uzmanlardır.
Sağlık açısından değerlendirir misiniz?
Obezite tedavisinde önceliğin eğitim, diyet tedavisi, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi (yaşam tarzı değişikliği) olması gerekir. 3 ay süresince bu denemeler yapılmadan farmakolojik (ilaç) tedaviye veya cerrahi müdahaleye geçmemek gerekir. Ancak obeziteye bağlı komplikasyon riski varsa veya bireyin BKİ değeri 40 kg/m²’nin üzerinde ise direkt olarak bu alternatifler düşünülebilir.